18 Nisan 2018 Çarşamba

Çizimlerim-1


Banyo Zamanı :)


Saçlarını Kestirmek İstemeyen Kirpi :)




Meraklı Kirpik kirpi,
Karıştırıyordu yine her yeri,
Çekmecede bulduğu makas ve iğneleri,
Hemen kendi ellerinde denedi.

Canı acıyınca ağlamaya başladı
Seslenerek yardım cağırdı.
Sesini duyan anne kirpi,
Bir şeyler olduğunu anladı.

Koştu geldi yanına,
Sarıldı yavrusuna,
Aldı ellerini ellerinin arasına,
Pansuman yaptı yarasına.

‘’Ah yaramaz Kirpik,
Bilmediğin şeylere lütfen dokunma’’
Merak güzel bir şeydir ama,
Yanında annen olunca’’

Makastan korkuyordu,
Okulda bile kullanmıyordu,
Etkinlik saati gelince,
Hiç bir şey kesemiyordu.

Okuldan dönünce aynaya baktı
Saçları ne kadar da uzamıştı
Ama kuaföre giderse
Yine canı acıyacaktı…

Kutusundan çıkardı bütün tokalarını
Saçlarını toplayacaktı.
Hepsini taksada başına
Onlar hala dağınıktı.

Akşam babası işten geldi,
Saçlarını kestirmişti.
Koşarak yanına gitti,
Canı acımış mıydı merak etti.
‘’Babacığım hoş geldin,
Bilsen seni ne kadar özledim.
Çok yakışmış gerçekten yeni saç modelin,
Acıdı mı kesilirken merak ettim?''

‘’Cansızdır saçlarımız,
Kesilse de acımaz.
İyi görünmekse amacımız,
Makastan korkulmaz. ‘’
Çok naziktir elleri,
Makası hiç hissetmezsin.
Kesilirken saçların,
Gülersin eğlenirsin.’’

Korkusunu yendi, hazırlanıp kuaföre geldi.
Kırmızı koltuğu da pek bir afilliydi.
Saç modelini seçti, kesilmesini rica etti.
Babasının dediği gibi hiçbir şey hissetmedi.

Fıs fıslar sıkıldı, ıslak saçları tarandı.
Bir kaç makas darbesiyle yeni saç modeli tamamdı.
Uzun uzun seyretti aynada kendisini,
Yeni görüntüsü gerçekten çok güzeldi.

https://ervacamasal.blogspot.com.tr/

11 Nisan 2018 Çarşamba

UÇURTMUÇ :)




Yağmurlu bir gündü. Sıla pencerenin kenarına oturmuş gökyüzünü seyrediyordu. Uzun zamandır  saklanıyordu güneş bulutların arkasında.
’’ Hadi Bay Güneş, çık artık saklandığın yerden, sobeledim seni!’’ dedi Sıla. Güneş çıkmazsa eğer parka gidemeyecekti çünkü. Her yer ıslaktı, birinin buraları kurutması lazımdı.
                 
Güneşli ama bir o kadar da rüzgarlı bir an hayal etti. Gökyüzünde uçuşan neşeli o şeyler…’’Hmmm adı neydiii…neydiii??? Uçurtmuç!’’ Evet uçurtmuçlar ile dolsaydı gökyüzü, gülseydi tüm çocukların yüzü…Dua etti ve bütün kalbiyle bunu diledi.

Çünkü Sıla üzgündü… Evdeki en iyi oyun arkadaşı, annesi hasta olmuştu. Oturmuş güneşin saklandığı yerden çıkmasını beklerken, bir uçurtmuç yapıp anneme hediye edebilirim diye düşündü. Annesi  iyileştiğinde birlikte uçurabilirlerdi. Yardıma ihtiyacı olacaktı ama süper babalar böyle günler için vardı. ‘’ Babacığımm uçurtmuç yapmam için bana yardım eder misin?’’ diye seslendi.

Babası uçurtmuç için gereken malzemeleri getirdiğinde, Sıla’nın içi kıpır kıpırdı. Ölçtüler, kestiler, yapıştırdılar…Birlikte eğlenceli bir zaman geçirerek rengarenk bir uçurtmuç yaptılar.

Elinde uçurtmuçuyla koşarak annesinin yanına gitti. ‘’Annecim bak sana ne yaptık’’ dedi, elinde tuttuğu şaheserini gösterirken annesine. ‘’Biliyor musun bunun adı uçurtmuç’’ diye ekledi…Annesi bu uçurtmuçun hayatında aldığı en güzel hediye olduğunu söylerken, kollarının arasına aldı minik kuzusunu. Gerçekten çok sevimli bir uçurtmaydı bu. 

Ama Sıla bir şeylerin eksik olduğunu düşünüyordu. Eksik parçalarını da tamamlayınca harika bir uçurtmuç olacaktı. Düşündü düşündü düşündü… Koşarak odasına gitti. Pembe sandalyesini aldı, dolabın önüne koydu. Üzerine çıktı, dolabın üzerindeki ufak ahşap kutusunu alarak aşağıya indi.

Annesi ve babasıyla birlikte çıktıkları doğa yürüyüşlerinde topladıkları  veya  evde bulduğu, sonradan işine yarabileceğini düşündüğü nesneleri bu ufak ahşap kutuda saklıyorlardı. Kutuyu büyük bir hevesle açtı, emindi, aradığı şey bu kutudan çıkacaktı.  Kutuyu açtı, tek tek çıkarmaya başladı içindekileri. Bir deniz kabuğu, gökkuşağı gibi renkli bir taş, kurumuş yaprak ve çiçekler, renkli düğmeler, ataçlar, ponponlar, kırılmış tokalarından söktüğü kurdele, fiyonk  ve figürler…

Deniz kabuklarını ve taşları kullanamam diye düşündü. Çünkü uçurtmuçunun uçabilmesi için hafif olması gerekiyordu. Kurumuş yaprak ve çiçekler güzel olurdu ama rüzgarda dağılabilirlerdi.’’İşte’’ dedi.’’Aradığımı buldum!’’ Kurdele ve fiyonkları aldı koşarak uçurtmuçunun yanına oturdu. Rengarenk bir kuyruk yapmaya koyuldu. Kırmızı, sarı, mavi, pembe, mor, yeşil, turuncu…Renkler bir araya geldiklerinde daha da çok neşe veriyordu.

Sonunda bitirdi el emeği göz nurunu. Uçurtmuç, güneşli ve bir o kadar da rüzgarlı bir günde, annesiyle el ele gökyüzünde dans ettirilmeye hazırdı doğrusu…



                                         https://ervacamasal.blogspot.com.tr/

5 Nisan 2018 Perşembe

MUZİPCO :)


     Tüm koala yavruları serinlemek için ağaçlara sarılırken, Muzipco annesinin bacağından hiç  ayrılmıyormuş. Karnı acıktığında annesi  Muzi  ve babası Co minik yavrularını sıra ile sırtlarına alıp okaliptüs ağaçlarına tırmanıyolarmış. Ağacın en güzel en lezzetli yapraklarını toplayıp yavrularına yediriyorlarmış. Ancak Muzipco o kadar üşengeçmiş  ki yaprakları çiğnemeye bile hali yokmuş. Sürekli uyumak istiyormuş annesine sarılıp. Bu yüzden annesi ne evi toplayabiliyor, ne temizlik yapabiliyor ne de yemek pişirebiliyormuş.
     Bir gün anne ve babası Muzipco’yu da alarak bir kamp yapmaya karar vermişler. Kampta görev paylaşımı yapacaklar, böylece Muzipco artık sorumluluk almaya başlayacakmış. Hazırlıkları yapmışlar, düşmüşler yollara. Anne koala Muzi sırtında çantasını taşıdığı için artık sırtına alamayacağını, yürümesi gerektiğini söylemiş yavrusuna.
     Yürümek de ne zor işmiş…Adımlarını saymaya başlamış : Bir adım, iki adım, üç adım...Daha şimdiden saymaktan yoruldum, diye düşünmüş. Yol bitecek gibi değilmiş. Dinlenmek için olduğu yere çömelmiş. O sırada sırtlarında küçücük kırıntılar taşımaya çalışan karıncaları fark etmiş. Kırıntılar kendi boylarından büyük oldukları halde taşımak için gayret eden bu minik hayvanları dikkatlice izlerken, annesinin sesiyle kendine gelmiş :
‘’Haydi yavrum yolumuz uzun
Yürümeye devam etmeliyiz
Kamp alanımıza varabilmek için
Karıncalar gibi biz de gayret etmeliyiz’’

Annesi elini uzatmış ve kaldırmış yavrusunu olduğu yerden. Su içirmiş elleriyle dereden. Baba koala önde, anne ve yavru koala arkada yürümeye devam etmişler. Sonunda kamp alanına varmışlar.

Baba Co görev dağılımını yapmış, herkese eşit görev verecekmiş.
Anne Muzi, karınlarını doyurmak için yemek pişirecekmiş,
Baba Co, güvenle uykuya dalmak için çadır kuracakmış,
Yavru Muzipco, gece ısınabilmek için çalı toplayacakmış.

Herkes işinin başına geçmiş.
Anne Muzi, lezzetli yapraklarla güzel bir yemek pişirmiş.
Baba Co, kazıkları çakmış, ipleri germiş, çadır dinlenmek için hazırmış.
Fakat yavru Co, çalı toplamak için gittiği ormandan hala geri gelmemiş.

Çalı toplarken bir kunduza rastlamış
Hızlı hızlı çalışan bu şirin hayvanı hayretle izlemeye başlamış.
Kendisi için çok güzel bir ev inşa ediyormuş.
Hem de kimseden yardım almıyormuş.

Aniden burnuna bir arı konmuş,
Açılıp kapanan incecik kanatları burnunu gıdıklıyormuş.
Tam iğnesini batırmak üzereyken,
Vız vız arıyı kovalamaya koyulmuş.

Ormanın sonunda , kocaman bir kovanda binlerce arı çalışıyormuş.
Kraliçe arı, çalışkan arılarına ‘’Bal peteklerim’’ diye sesleniyormuş.
Yavru arılarına karşı sevgisini güzel sözler söyleyerek gösteriyormuş.
Rengarenk çiçeklerden polen toplamakta hepimiz ustayız diyormuş.

Görevlerini yerine getiren çalışkan hayvanların daha mutlu olduklarını fark etmiş. Bundan sonra tembelliği bırakmaya ve çalışkan bir koala olmaya karar vermiş. Anne ve babasının ona verdikleri görevi hatırlamış.
Ve ormandaki en güzel çalıları toplamaya başlamış.


https://ervacamasal.blogspot.com.tr/

4 Nisan 2018 Çarşamba

SALINCAKÇI ANNE :)




Çocukların hep mutlu olduğu bir ülkede
Onları sevindirmek için dolaşır salıncakçı anne
Güzel günlerden birinde
Yolu düşmüş şirin bir köye

Karşılaşmışlar sallanmayı çok seven kız ile
Merhaba demiş küçük kız salıncakçı anneye
Sormuş : Sallanabilir miyim ben de seninle?
Sallanmışlar birlikte, sarılarak sevgiyle…

Saçları uçuşmuş rüzgarla birlikte
‘’Hızlı’’ demiş ‘’Daha da hızlı salla salıncakçı annee!’’
Heyecan dolmuş minicik kalbine…
Bir gülümseme konmuş güzeller güzeli yüzüne

Beni çok mutlu ettin salıncakçı annem teşekkür ederim
Diğer arkadaşlarım da binsin ve eğlensin isterim
Fatma, Melek, Deniz, Büşra  ve Yasemin
Seni görünce çok mutlu olacaklar eminim

El ele tutuşmuşlar, yola koyulmuşlar
Arkadaşları saklambaç oynuyormuşlar
Geldiklerini görünce çok mutlu olmuşlar
Saklandıkları yerden çıkıp sevinçle koşmuşlar

‘’Sıra olalım’’ demiş içlerinden birisi
‘’Hepimiz sıramızı bekleyelim en iyisi’’
‘’Salıncağa binmek ne kadar da eğlenceli’’
‘’Ama paylaşmak daha güzel’’ demiş bir diğeri…

Oturmuşlar sırayla salıncaklara, rengarenkmiş her biri
Neşeyle gülümseyen çocuklar görseniz ne kadar da sevimli
Dönmeye başlamış salıncakçı annenin eteği bir balerin gibi
‘’Sımsıkı tutunun çocuklar’’ demiş salıncakçı anne, çünkü güvenlik çok önemli

Şarkı söylemeye başlayan çocuklar o anın hiç bitmemesini dilemişler:

Biz çocuklar her zaman her yerde eğleniriz
Bir araya gelince daha tatlı daha sevimliyiz
Paylaşmayı biliriz, birbirimizi severiz
Salıncakçı annemiz hiç gitmesin isteriz

Çocuklar güneş batana kadar sallanarak eğlemiş
Salıncakçı anneye veda ederken hepsi  çok teşekkür etmiş
O günden sonra dünyadaki tüm çocuklar,
Tepenin arkasından gelecek salıncakçı anneyi beklemiş…

 https://ervacamasal.blogspot.com.tr/

3 Nisan 2018 Salı

Çocuklar İçin Yemek Duası :)


Yıllar önce öğrencilerim için yazdığım bir yemek duasıydı. Şimdi kızıma öğretme zamanı :

Minik ellerimle dua ediyorum,
Allah’ım ben seni çok seviyorum,
Her zaman sana teşekkür ediyorum,
Yemeği olmayan çocuklara da ver Allah’ım.😊



https://ervacamasal.blogspot.com.tr/

Çocuk Şarkısı-Hikayelerden şarkılar :)


https://ervacamasal.blogspot.com.tr/

2 Nisan 2018 Pazartesi

KÖPÜK KIZ :)


     Köpük Kız…Erva Sıla’nın süper kahramanı 👇 Mikropların köşe bucak kaçtığı kahramanımız, çocuklarımız hasta olmasınlar diye her tarafa temizlik saçmaya geliyor…


       Güzel bir ilkbahar sabahında Minik Yıldızlar Anaokulu’nda etkinlik saati başlamıştı. Erva parmak boyasıyla resim yapmak istediğini söyledi öğretmenine. Öğretmeni üç renk parmak boyası getirdi ona: Kırmızı, sarı ve mavi…Rengarenk boyalarla kağıdın üzerinde dans ediyordu sanki parmaklarıyla. Boyalar birbirine karıştıkça yeni renkler çıkıyordu ortaya: Yeşil, turuncu ve mor...Bu yeni renkleri keşfetmek heyecan veriyordu ona.
       Etkinlik bittiğinde ellerini temizlemek için öğretmeninden izin aldı ve lavaboya gitti. Ama sınıftaki oyun saatine geç kalmamak için hızlıca sabun kullanmadan yıkadı ellerini ve koşarak sınıfına geri döndü. Tırnaklarının arasına saklanan mikroplar sevinçle zıpladılar ve Erva’nın halsiz düşeceği zamanı beklemeye başladılar onu hasta edebilmek  için.  
     Oyun saatinde arkadaşlarıyla birlikte bahçeye çıktılar ve yarışmalı bir oyun oynadılar.  Oyun arasında yorulduğunda dinlenmesi gerektiğini unuttuğu için çok yorulmuş ve terlemişti.  Yemek saatinde tabağına konulan yiyeceklerden hiç birini yemek istemedi. Akşam eve gittiğinde kendini çok halsiz hissediyordu. Annesi  Erva’nın ateşi olduğunu farkettiğinde hemen Köpük Kız’a seslendi :
‘’Köpük Kız Köpükk kızzz
  Yetiş hasta olacak kızımız’’
Köpük kız arkasında köpükten izler bırakarak gökyüzünden uçarak geldi hemen.  

‘’Köpürtürüm her yeri
  Temizlerim hepinizi
  Korkmayın mikroplardan
  Hasta edemezler sizleri’’

 ‘’Haydi hemen banyoya gidelim
   Yıkayalım, köpürtelim, temizleyelim
   Tırnak aralarındaki mikropları
   Vücudumuzdan gönderelim’’

    Köpük kız Erva’nın minik ellerinden tuttu ve onu banyoya götürdü. Parmaklarını ovuşturarak köpükler çıkartmaya ve köpükten baloncukları  üflemeye başladı. Baloncuklar havada uçuşuyorlardı. Hem eğleniyor hem de temizleniyorlardı. Tüm vücudunu güzelce köpükledi. O sırada mikroplar köpüklerden kaçışmaya başlamışlardı. Köpük Kız'ın en yakın dostu olan Erva’yı asla hasta edemeyeceklerini anlamışlardı.
    Sizler de Köpük Kız'ı görmek istiyorsanız eğer, sabunu elinize alıp köpürtmeye başlayın hemen :)

https://ervacamasal.blogspot.com.tr/

1 Nisan 2018 Pazar

PASAKLI KAZ ŞARKIMIZ :)

PASAKLI KAZ HİKAYESİNDEN ESİNLENEREK BESTELEDİĞİMİZ ŞARKIMIZ:)
ERVA SILA'NIN FAVORİSİ 💝
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/

KUTUP MACERASI ŞARKISI:)

          Ada ile Kumsal'ın Kutup macerası için bir şarkı besteledik. Umarız beğenirsiniz :)


https://ervacamasal.blogspot.com.tr/
h

31 Mart 2018 Cumartesi

Çocuklar İçin Küçük Bir Banyo Hikayesi :)


CIBI CIBI ZAMANI

Cıbı cıbı zamanı dedi annesi
Küçük Erva Sıla’ya
Çok severdi banyo saatini
Koşarak gitti oraya

Annesi banyo suyunu ısıttı
Temiz kıyafetlerini dolabından çıkarttı
Havlusunu ve şampuanını aldı
Cıbı cıbı yapmaya hazırdı

Oyuncak kurbağalarıyla
Neşe içinde oynarken
Köpüklenen saçlarıyla
Çok sevimliydi yıkanırken

Haydi şarkı söyleyelim dedi annesi
Banyoda şarkı söylemek çok güzeldi
Sular yüzünden süzülürken
Dans edip eğlenerek şarkısını söyledi :

''Çok mu kirlendin oynarken oyununu
Yıkanmayı unutmaaa
Elini yüzünü tüm vücudunu
Köpürt köpürt durulaaa''

Kurbağalarını topladı, suyu kapatmayı unutmadı
Çıkarken banyodan bornozuna sarıldı

Tertemiz oldu, misler gibi koktu
Annesinin minik meleği
Pijamasını giydi, saçlarını kuruttu
Babasının dünyalar güzeli

İçindeydi tertemiz yatağının,
Uyku zamanı dediğinde annesi.
Güzel rüyalara dalmak için,
Geceye kapattı gözlerini.

Tatlı uykular meleğim,
İyi geceler anneciğim…



30 Mart 2018 Cuma

Okul Öncesi Kavramlar :)

     Yaşamımızın temelini oluşturan okul öncesi dönemde çocuklarımıza ve öğrencilerimize kazandırmamız gereken bazı soyut ve somut kavramlar vardır. İlerleyen yaşlarında hayata ve ilkokula uyumlarını kolaylaştıracak bu kavramlar, oyun yolu ile çocuklara kazandırılmalıdır. Bir kız çocuk annesi ve bir okul öncesi öğretmeni olarak benim öncelikle önem verdiğim konular değerler eğitimi konuları ve nezaket kurallarıdır.

SEÇTİĞİM BAŞLICA DEĞERLER :
*Sevgi ( Kalbini herkese açabilme ve sevdiğini söyleyebilme)
*Saygı (Büyüklerine ve küçüklerine karşı saygı gösterebilme)
*Arkadaşlık (Dost edinebilme)
*İyilik ( Karşılıksız yardım edebilme)
*Doğruluk-Dürüstlük (Yalan söylemenin yanlış olduğunu fark edebilme)
*Paylaşma (Eşya, oyuncak veya yiyeceklerini yanındakilerle paylaşabilme)
*Hoşgörü (Anlayışlı davranabilme/affedebilme)
*Çalışkanlık (Hayal ettiklerine/isteklerine kavuşabilmek için çaba göstermesi gerektiğini fark edebilme)
*Sabır ( Sırasını beklemeyi ve zamanının gelmesini beklemeyi öğrenebilme)
*Temizlik (Temizlik kurallarına uygun davranabilme)
*Sorumluluk (Yaşına uygun görev ve sorumluluklar almaya istekli olabilme)
*Yardımlaşma (İhtiyacı olanların yanında bulunabilme)
*Özgüven ( Yeteneklerinin farkına varan ve kendine güvenen bir birey olabilme)
*Vatanseverlik (Ülke ve bayrak sevgisi kazanabilme)
*Görgü kuralları( Topluluk içinde ortama uygun davranabilme)

İlkokula hazırlık çalışmalarında kazandırmak istediğimiz davranışlar :
*Sayı kavramını öğrenebilme
*Renk kavramını öğrenebilme
*Şekil kavramını öğrenebilme
*Zıt kavramları öğrenebilme
*Acil durum telefon numaraları ve ev adres-telefonunu söyleyebilme
*Nesneleri sıralama, gruplama, eşleştirme yapabilme
*Örüntü tamamlayabilme
*Psikomotor beceriler ( ince motor : kesme, katlama, yırtma, yapıştırma, yoğurma : kalın motor : atlama, zıplama, tırmanma, tek-çift ayak üzerinde sekerek ilerleme, yuvarlanma, dönme , dengede durma )
*Grafik okuyabilme-tamamlayabilme
*Parça-bütün ilişkisi kurabilme
*Olay sıralayabilme
*Sağ-sol ayırt edebilme
*Nesnelerle ve 1-10 arası rakamlar ile basit toplama-çıkarma işlemi yapabilme
*Dikkat edilmesi gereken konuya odaklanabilme
*Haftanın günlerini ve tam saatleri söyleyebilme
*Mevsimlerin isimlerini ve özelliklerini söyleyebilme
*Tahminlerde bulunabilme
*Hikaye tamamlayabilme
*Drama etkinliklerinde kendini rahatça ifade edebilme
*Cinsiyetinin özelliklerinin farkına varabilme
*Doğru, düzenli ve sağlıklı beslenmenin önemini kavrayabilme
*El-yüz-diş ve vücut temizliğine dikkat edebilme
*Kıyafet ve ayakkabılarını kendi başına giyinip çıkarabilme
*Odasını-sınıfını ve eşyalarını düzenli tutabilme/kullanabilme
*Görev ve sorumluluklarını zamanında yerine getirebilme
*Selamlaşmanın önemini kavrayabilme
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/

ADA İLE KUMSAL : KUTUP MACERASI

ADA İLE KUMSAL- KUTUP MACERASI

Macera gemisinin tatlı ikizleri ile tanıştırayım sizleri : Ada ve Kumsal. 
Denizlerin en yardımsever, en dürüst, en çalışkan çocuklarıymış onlar. Denizci olmak, denizde yaşamak, dalgalarla mücadele etmek ve maceralara yelken açmak kolay değilmiş elbette, ama tüm zorlukları birlikte aşabileceklerine inanan minicik kalpleri varmış onların.
Bu yolculuklarda en yakın ve en sevimli yol arkadaşları yunuslarmış. 

 Şarkılarını söylüyorlardı  ikiz denizciler
Bu sularda tanır onları tüm gemiciler :

''Denize açılıyoruz
Laylili laylili laylaylomm
Maceraya atılıyoruz
Laylili laylili laylaylomm
Biz ikiz denizcileriz
Laylili laylili laylaylomm
Tüm güçlükleri yeneriz! ''

Ada ile Kumsal
Süzülürler  durmadan
Hız alırlar rüzgardan
Uzaklaşırlar karadan

Dümeni paylaşır ikiz kaptanlar
Şapkalarını başlarına takarlar
Tüm yelkenlerini açarak
Yolculuğa başlarlar

Birden şiddetli bir fırtına kopar
Yönlerini şaşırırlar
Rotalarını bulmak için
Yıldızlara bakarlar

Kutuplara düşer yolları
Ah şu penguenler ne kadar akıllı
Soğuktan korunmak için
Hep bir araya toplanılmalı

Bembeyaz oldu gemileri
İzlerken penguenleri
Bir şarkı söylemeye başladılar
Denizlerin kaptan ikizleri :

''Gökyüzünden süzülen 
Bu beyaz şeyler de ne
Kar diyorlar adına
Peki nasıl uçuyorlar?''

Lay la laylay lay laylaaaayyy
Laylili laylili layy lay laaayyy

''Hava soğumaya başlayınca
Sular buza dönüşür
Bulutlar ağırlaşınca
Karlar yer yüzüne süzülür''



 https://ervacamasal.blogspot.com.tr

29 Mart 2018 Perşembe

KIRMIZI ŞEKER TANESİ


Tüm renklerin siyah beyaz olduğu bir ülkede, küçük mü küçük, tatlı mı tatlı, kırmızı mı kırmızı bir şeker tanesi yaşarmış. İlk bakıldığında herkesten farklı gibi görünse de aslında aynıymış. Ama okulda kimse onun yanına oturmak ve onunla oynamak istemezmiş. Yapayalnız kaldığı anlarda kendisini kırmızı olduğu için suçlarmış. ''Belki ben de onlar gibi beyaz olsaydım benimle oynarlardı.'' diye düşünürmüş. Beyaz şeker taneleriyle arkadaş olabilmek için, onlara benzemeye çalışırmış. Onlar gibi konuşmaya, giyinmeye ve davranmaya... O çabaladıkça beyaz şeker taneleri ondan daha da uzaklaşırmış. Bir okul dönüşü annesi kırmızı şeker tanesinin üzgün olduğunu fark etmiş. ''Neden üzgün olduğunu benimle paylaşmak ister misin tatlı şeker tanem?'' diye sormuş. Kırmızı şeker tanesi ağlaya ağlaya kimsenin onunla arkadaş olmadığını anlatmış. Annesi ona kendisi gibi olursa o zaman herkesin onunla arkadaş olmak isteyeceğini söylemiş.
Günler geçmiş Kırmızı şeker tanesi büyüdükçe daha da güzelleşiyormuş. Neşesiyle, enerjisiyle etrafına ışık saçıyormuş. Artık üzülmüyormuş onu farklı görüp arkadaş olmayanlara. Derslerde en başarılı öğrenci olmak için gayret ediyor, dans ediyor, şarkı söylüyormuş. Onun bu güzel ve başarılı halini gören herkes onunla arkadaş olmak istiyormuş... Ama o yalnızca kendisi olduğu için onu sevenlerle arkadaş oluyormuş. Çünkü arkadaş olabilmek için renklerin hiç bir önemi olmadığını biliyormuş.
https://ervacamasal.blogspot.com.tr

SEVGİ KAR TANESİ GİBİDİR : SONSUZ VE YUMUŞAK...


Pati Kedi okulunda o gün her şey yolundaydı. Sabah sınıfa girince öğretmenlerine ve arkadaşlarına selam veren kedicikler, ardından oyun köşelerinde diledikleri gibi oynamaya başladılar.
Meraklı kedicikler oradan oraya hopluyor, her şeye dokunuyor ve her şeyi inceliyorlardı. Öğretmen Bayan Kuyruklu sırayla öğrencilerinin yanına gidiyor, başlarını okşuyor ve oyunlarına eşlik ediyordu. Birbirlerine olan sevgilerini bazen sarılarak, bazen öperek, bazen de gülümseyerek gösteriyorlardı.
Kahvaltı saati gelince bütün kedicikler patilerini temizlediler ve sofraya oturdular. Menüde en sevdikleri içecek vardı :'' Süt!'' Hep birlikte sütlerini içmeye başladı pisicikler. Çok lezzetliydi doğrusu. Ne kadar içerlerse içsinler yine de süte doyulmuyordu. Bayan Kuyruklu, sofranın etrafında dolaşmaya başladı. Sütü biten kediciklere süt ilave edecekti. Tarçın, Duman ve Lokum sütlerini bitirmiş sıralarını bekliyorlardı. O sırada Karbeyaz'ı fark ettiler. Pek bir sessizdi. O neşeli halinden eser yoktu. Çok sevdiği sütünü bile bitirmemişti. Bayan Kuyruklu Karbeyaz'ın yanına yaklaştı :
''İyi misin Karbeyaz?'' diye sordu.  İstersen kahvaltıdan sonra en sevdiğin oyunu oynayabiliriz tatlım, ne dersin ?''dedi. Tarçın, Duman ve Lokum hep bir ağızdan sevinçle bağırdılar :''Kuyruk yakalamacaaaa!'' Karbeyaz daha fazla kendini tutamadı ve ağlayarak masadan kalktı. Şimdiye kadar kimse onu böyle görmemişti. Acaba Karbeyaz'ı bu kadar çok üzen şey neydi?
Arkadaşlarının peşinden koştular. Sessizce bir köşede ağlarken buldular. Bayan Kuyruklu Karbeyaz'ın konuşmak istemediğini anlamıştı. Ona bir kağıt ve boya kalemleri getirdi: '' İstersen seni üzen şeyi bize çizebilirsin.'' dedi. Karbeyaz'ı yalnız bırakıp uzaklaştılar. Kağıt ve boya kalemlerine bakan Karbeyaz, aslında resim yapmayı çok seviyordu ama renkler üzüntüsünü anlatmaya yeter miydi bilmiyordu. Denemeye karar verdi. Önce bir okul çizdi ve sonra da el sallayarak oradan uzaklaşan kendisini. Resmi bittiğinde Bayan Kuyruklu'nun panosuna astı.
Öğretmen Bayan Kuyruklu sınıfa girdiğinde panosunda asılı olan resmi fark etti. ve uzun uzun inceledi. Hem üzülmüştü hemde sevinmişti. Artık yetişkin bir kedi olmaya adım atıyordu Karbeyaz. Bu yüzden ailesinden, okulundan ve arkadaşlarından ayrılacak, dünyayı tek başına keşfe çıkacaktı. Yeni yerler görecek, yeni şeyler öğrenecek ve yeni kedilerle tanıyacaktı.
Sımsıkı sarıldı Karbeyaz'a gözlerini silerek:'' Artık büyüdüğünü ve yetişkin bir kedi adayı olduğunu görmek beni çok mutlu etti. Sen cesur bir kedisin. Her şeyin üstesinden geleceksin.''dedi.
''Ama ben sizlerden ayrılmak istemiyorum ki'' dedi Karbeyaz.
''Bunu bir ayrılık olarak değil bir başlangıç olarak düşün yavrum. Dünya kollarını açmış seni bekliyor. Burada, bizlerin yanında öğrenmen gereken her şeyi öğrendin, şimdi uygulama zamanın. Hem istediğin zaman bizleri ziyarete gelebilirsin. Ayrı olmamız birbirimizi sevmemize engel değil. Her kar yağışında aklıma sen geleceksin, seni ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha hatırlayacağım.'' dedi Bayan Kuyruklu.
Karbeyaz gözlerini sildi. Okuldaki son gününü gülümseyerek ve sevdikleriyle eğlenerek geçirdi. Güzel anılar biriktirdi. Sevdiklerini hafızasında ve kalbinde götürüyordu. Böylece her zaman yanında olacaklarını artık biliyordu.
https://ervacamasal.blogspot.com.tr

28 Mart 2018 Çarşamba

BEDENİM BANA AİT!







Minicik bedenlerine dokunma ihtimallerini düşündüğümüzde bile tahammül edemediğimiz o kirli ellerden yavrularımızı korumak için, bilinçlendirmeliyiz, anlatmalıyız...Kimi zaman bir oyun içinde geçen diyaloglarla, kimi zaman ufak bir masal veya şarkıyla...Hayır diyebilmeyi öğrenmeliler ki ''Bedenim bana ait! '' diyebilsinler... #bilinçliannebilinçliçocuk
https://ervacamasal.blogspot.com.tr

HOŞÇAKAL BEZ ARKADAŞIM :)

                                           

''Doğduğum günden beri iyi bir arkadaş oldun bana tamam kabul ediyorummm, gece gündüz beni korudun ama artık ayrılma vaktimiz geldi dostum! '' dedi Erva, bezini çıkarırken.'' Gerisini kendim halledebilirim, ben bunu başarabilirim'' dedi. Büyüdüğünü hissediyordu. Her geçen gün boyu biraz daha uzuyor, elbiseleri küçük geliyordu. Bu bezle hareket etmek, yürümek, tırmanmak ve koşmak da çok zordu. Ağır geliyordu. Dolu olduğunda üzerine oturamıyordu. Gece ıslandığında rahatsız ediyor, uykusundan uyandırıyordu. Ayrıca dolabındaki kalabalıktan da çok sıkılmıştı, bezler çok yer kaplıyordu. Onların yerine kumbarasında biriktirdiği paralarla oyuncaklar, kitaplar alıp koyabilirdi. Hem en sevdiği arkadaşı Kutay geldiğinde ona yeni oyuncaklarını ve kitaplarını gösterebilir, paylaşabilir ve eğlenceli vakit geçirebilirdi. Bu fikir hoşuna gitmişti.
''Annneeeeciğimm gelir misinnn'' diye seslendi. Annesi  yanına geldiğinde yerde çıkarılıp atılmış bezi görünce şaşırmıştı. ''Anneciğim ben artık bu bezi takmak istemiyorum. Ben de sizin gibi tuvalete yapabilirim.'' dedi. Annesi hem şaşkın hem de sevinçli bir şekilde baktı Erva'ya. ''Tabii ki'' dedi,''Bunu birlikte başarabiliriz. Tuvaletinin geldiğini hissettiğinde bana seslenebilirsin, sana yardımcı olabilirim.''  Erva gülümseyerek sarıldı annesine. ''Ayrıca çok güzel bir fikrim var ''dedi annesi'' Bu bezleri yaşı senden küçük olan bir çocuğa hediye etmeye ne dersin?''  Erva heyecanlanmıştı. '' Yaşasınnn!'' dedi ''Harika bir hediye paketi hazırlayacağız değil mi anneciğim? Annesi hediye paketini ve kurdeleleri getirirken; Erva dolabındaki bezleri topladı. Birlikte güzel bir hediye paketi yaptılar. Bezden arkadaşlardan oluşan bu hediye paketi minik bir çocuğu sevindirmek için hazırdı :)

   
KANGURU LOLA VE SILA    
   
METİN TÜRÜ: OLAY YAZISI (HİKAYE)
METİN TEMASI: ARKADAŞLIK
METİN İÇERİĞİ: ARKADAŞ İLE YOLCULUK
METİN GEREKÇESİ: DEĞERLER EĞİTİMİ                                                                                 
                                 
                                            
     Kanguru Lola bir sabah uyandığında kesesinde kımıldayan bir şey farketti. Karnı iyice büyümüş, kocaman olmuştu. Kesesini açıp bakmak istiyordu ama korkuyordu. ’’Cesur ol Lola’’ dedi kendi kendine. Acaba kesesindeki ne olabilirdi?
     Lola, kesenin dışından dokundu, yokladı…İçerinden bir kıkırdama sesi geldi : Kih kih kih kih ! Lola irkildi ve heyecanla sıçradı. Kesesindeki her ne ise gıdıklanmıştı.
     Lola eline bir tüy aldı  ve kesesinden içeriye doğru uzattı. İçeriden bir hapşırma sesi geldi: Haaa haa hapşuuu! Lola irkildi ve heyecanla sıçradı. Kesesindeki her ne ise huylanmıştı. Kesenin ucundan kıvır kıvır, bukle bukle kumral saçlar görünmüştü. Lola bu saçların neye ait olabileceğini düşünmeye başladı. Acaba bu saçlar kime aitti?
     Lola seslenmeye karar verdi : ‘’Kesemde kımıldayan, kıkırdayan ve hapşıran da kim ? ‘’ dedi. Birden bire keseden başını uzattı kesedeki şey…Küçük sevimli bir kız çocuğuydu bu. Kocaman gözleriyle ve en sevimli haliyle Lola’ya bakıyordu.’’Merhaba’’ dedi. ‘’Benim adım Sıla. Geceyi izinsiz olarak kesende geçirdiğimiçin üzgünüm. Çok üşümüştüm.’’
    Sevimli kızı görünce korkulacak bir şey olmadığını anlayan ve rahatlayan Lola ‘’Sorun değil ‘’dedi.’’Uzaklardan geliyor olmalısın,Yorgun görünüyorsun.’’
    ‘’Evet ‘’dedi Sıla.’’Bir gemide günlerdir yoldaydım. Gece çok soğuk olduğu için kesene girmiştim. Uyuyakalmışım. Türkiye’den geldim. Ülkenizi çok merak ediyordum. Sonunda gelebildiğim için çok mutluyum.’’dedi. ‘’Avusturalya’ya hoş geldin o zaman minik kız ‘’ dedi Lola.
     Sıla Lola’dan kendisine Avusturalya’nın en güzel yerlerini gezdirmesini rica etti. Lola yeni tanıştığı arkadaşını çok sevdi ve bu ricasını kabul etti. Sıla Lola’nın kesesine bindi ve birlikte yollara düştüler. Lola zıplaya zıplaya ilerlerken; Sıla merakla etrafı izledi.
‘’İlk durağımız Avusturalya Hayvanat Bahçesi’’dedi Lola. ‘’Burada çeşitli hayvan dostlarımızla tanışacaksın.’’
‘’Onlarla tanışmak için sabırsızlanıyorum’’ dedi Sıla. Hayvanat bahçesine girdiler ve sırasıyla Panda, Zürafa, Koala ve Aslan’ı ziyaret ettiler. Sıla herbirine tanıştığı için çok memnun olduğunu söyledi. Hayvanat bahçesinen ayrılıken ikisinin de yüzünde tatlı bir gülümseme vardı.
‘’Bondi Plajına gidip sörf yapmaya hazır mısın ?’’diye sordu Lola.
‘’Yee huuu‘’dedi Sıla heyecanla. İkinci durakları belli olmuştu.
Birlikte  Bondi plajında sörf yaptılar….
White Haven plajına gidip dalış yaptılar….
Gece olunca Sdney Limanında feribot gezintisinde çıkıp havai fişekleri seyrettiler…
Sıla artık dönmesi gerektiğini söyledi ama ikisi de birbirlerini o kadar çok sevmişlerdi ki hiç ayrılmak istemediklerini hissettiler. Lola birlikte dünyanın en güzel yerlerini gezdiklerini hayal ederken; Sıla onun duygularına tercüman oldu: ’’Benimle gelmeni çok isterim Lola. Seninle birlikte dünyayı gezmek harika olurdu’’
Avusturalya kıyılarında güneş doğarken iki kafadar doğuya doğru yola çıkmışlardı bile…















https://ervacamasal.blogspot.com.tr