18 Nisan 2018 Çarşamba
Saçlarını Kestirmek İstemeyen Kirpi :)
Meraklı
Kirpik kirpi,
Karıştırıyordu
yine her yeri,
Çekmecede
bulduğu makas ve iğneleri,
Hemen kendi
ellerinde denedi.
Canı
acıyınca ağlamaya başladı
Seslenerek
yardım cağırdı.
Sesini duyan
anne kirpi,
Bir şeyler
olduğunu anladı.
Koştu geldi
yanına,
Sarıldı
yavrusuna,
Aldı
ellerini ellerinin arasına,
Pansuman
yaptı yarasına.
‘’Ah yaramaz
Kirpik,
Bilmediğin
şeylere lütfen dokunma’’
Merak güzel
bir şeydir ama,
Yanında
annen olunca’’
Makastan
korkuyordu,
Okulda bile
kullanmıyordu,
Etkinlik
saati gelince,
Hiç bir şey
kesemiyordu.
Okuldan
dönünce aynaya baktı
Saçları ne
kadar da uzamıştı
Ama kuaföre
giderse
Yine canı
acıyacaktı…
Kutusundan
çıkardı bütün tokalarını
Saçlarını
toplayacaktı.
Hepsini
taksada başına
Onlar hala
dağınıktı.
Akşam babası
işten geldi,
Saçlarını
kestirmişti.
Koşarak
yanına gitti,
Canı acımış
mıydı merak etti.
‘’Babacığım
hoş geldin,
Bilsen seni
ne kadar özledim.
Çok yakışmış
gerçekten yeni saç modelin,
Acıdı mı kesilirken merak ettim?''
‘’Cansızdır
saçlarımız,
Kesilse de
acımaz.
İyi
görünmekse amacımız,
Makastan korkulmaz.
‘’
Çok naziktir
elleri,
Makası hiç
hissetmezsin.
Kesilirken
saçların,
Gülersin
eğlenirsin.’’
Korkusunu
yendi, hazırlanıp kuaföre geldi.
Kırmızı
koltuğu da pek bir afilliydi.
Saç modelini
seçti, kesilmesini rica etti.
Babasının
dediği gibi hiçbir şey hissetmedi.
Fıs fıslar
sıkıldı, ıslak saçları tarandı.
Bir kaç
makas darbesiyle yeni saç modeli tamamdı.
Uzun uzun seyretti aynada kendisini,
Yeni görüntüsü gerçekten çok güzeldi.
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/
11 Nisan 2018 Çarşamba
UÇURTMUÇ :)
Yağmurlu bir gündü. Sıla pencerenin kenarına oturmuş
gökyüzünü seyrediyordu. Uzun zamandır saklanıyordu güneş bulutların arkasında.
’’
Hadi Bay Güneş, çık artık saklandığın yerden, sobeledim seni!’’ dedi Sıla.
Güneş çıkmazsa eğer parka gidemeyecekti çünkü. Her yer ıslaktı, birinin
buraları kurutması lazımdı.
Güneşli ama bir o kadar da rüzgarlı bir an hayal etti.
Gökyüzünde uçuşan neşeli o şeyler…’’Hmmm adı neydiii…neydiii??? Uçurtmuç!’’
Evet uçurtmuçlar ile dolsaydı gökyüzü, gülseydi tüm çocukların yüzü…Dua etti ve bütün kalbiyle bunu diledi.
Çünkü Sıla üzgündü… Evdeki en iyi oyun arkadaşı, annesi hasta
olmuştu. Oturmuş güneşin saklandığı yerden çıkmasını beklerken, bir uçurtmuç
yapıp anneme hediye edebilirim diye düşündü. Annesi iyileştiğinde birlikte uçurabilirlerdi. Yardıma
ihtiyacı olacaktı ama süper babalar böyle günler için vardı. ‘’ Babacığımm uçurtmuç
yapmam için bana yardım eder misin?’’ diye seslendi.
Babası uçurtmuç için gereken malzemeleri getirdiğinde, Sıla’nın
içi kıpır kıpırdı. Ölçtüler, kestiler, yapıştırdılar…Birlikte eğlenceli bir zaman
geçirerek rengarenk bir uçurtmuç yaptılar.
Elinde uçurtmuçuyla koşarak annesinin yanına gitti. ‘’Annecim bak sana ne yaptık’’ dedi, elinde tuttuğu
şaheserini gösterirken annesine. ‘’Biliyor musun bunun adı uçurtmuç’’ diye
ekledi…Annesi bu uçurtmuçun hayatında aldığı en güzel hediye olduğunu
söylerken, kollarının arasına aldı minik kuzusunu. Gerçekten çok sevimli bir
uçurtmaydı bu.
Ama Sıla bir şeylerin eksik olduğunu düşünüyordu. Eksik
parçalarını da tamamlayınca harika bir uçurtmuç olacaktı. Düşündü düşündü
düşündü… Koşarak odasına gitti. Pembe sandalyesini aldı, dolabın önüne koydu.
Üzerine çıktı, dolabın üzerindeki ufak ahşap kutusunu alarak aşağıya indi.
Annesi ve babasıyla birlikte çıktıkları doğa yürüyüşlerinde
topladıkları veya evde bulduğu, sonradan işine yarabileceğini
düşündüğü nesneleri bu ufak ahşap kutuda saklıyorlardı. Kutuyu büyük bir
hevesle açtı, emindi, aradığı şey bu kutudan çıkacaktı. Kutuyu açtı, tek tek çıkarmaya başladı
içindekileri. Bir deniz kabuğu, gökkuşağı gibi renkli bir taş, kurumuş yaprak
ve çiçekler, renkli düğmeler, ataçlar, ponponlar, kırılmış tokalarından söktüğü
kurdele, fiyonk ve figürler…
Deniz kabuklarını ve taşları kullanamam diye düşündü. Çünkü
uçurtmuçunun uçabilmesi için hafif olması gerekiyordu. Kurumuş yaprak ve
çiçekler güzel olurdu ama rüzgarda dağılabilirlerdi.’’İşte’’ dedi.’’Aradığımı
buldum!’’ Kurdele ve fiyonkları aldı koşarak uçurtmuçunun yanına oturdu.
Rengarenk bir kuyruk yapmaya koyuldu. Kırmızı, sarı, mavi, pembe, mor, yeşil,
turuncu…Renkler bir araya geldiklerinde daha da çok neşe veriyordu.
Sonunda bitirdi el emeği göz nurunu. Uçurtmuç, güneşli ve bir
o kadar da rüzgarlı bir günde, annesiyle el ele gökyüzünde dans ettirilmeye
hazırdı doğrusu…
9 Nisan 2018 Pazartesi
7 Nisan 2018 Cumartesi
5 Nisan 2018 Perşembe
MUZİPCO :)
Tüm koala yavruları serinlemek için
ağaçlara sarılırken, Muzipco annesinin bacağından hiç ayrılmıyormuş. Karnı acıktığında annesi Muzi ve
babası Co minik yavrularını sıra ile sırtlarına alıp okaliptüs ağaçlarına
tırmanıyolarmış. Ağacın en güzel en lezzetli yapraklarını toplayıp yavrularına
yediriyorlarmış. Ancak Muzipco o kadar üşengeçmiş ki yaprakları çiğnemeye bile hali yokmuş.
Sürekli uyumak istiyormuş annesine sarılıp. Bu yüzden annesi ne evi
toplayabiliyor, ne temizlik yapabiliyor ne de yemek pişirebiliyormuş.
Bir gün anne ve babası Muzipco’yu da
alarak bir kamp yapmaya karar vermişler. Kampta görev paylaşımı yapacaklar, böylece
Muzipco artık sorumluluk almaya başlayacakmış. Hazırlıkları yapmışlar,
düşmüşler yollara. Anne koala Muzi sırtında çantasını taşıdığı için artık sırtına
alamayacağını, yürümesi gerektiğini söylemiş yavrusuna.
Yürümek de ne zor işmiş…Adımlarını saymaya
başlamış : Bir adım, iki adım, üç adım...Daha şimdiden saymaktan yoruldum, diye
düşünmüş. Yol bitecek gibi değilmiş. Dinlenmek için olduğu yere çömelmiş. O
sırada sırtlarında küçücük kırıntılar taşımaya çalışan karıncaları fark etmiş.
Kırıntılar kendi boylarından büyük oldukları halde taşımak için gayret eden bu
minik hayvanları dikkatlice izlerken, annesinin sesiyle kendine gelmiş :
‘’Haydi
yavrum yolumuz uzun
Yürümeye devam
etmeliyiz
Kamp
alanımıza varabilmek için
Karıncalar
gibi biz de gayret etmeliyiz’’
Annesi elini
uzatmış ve kaldırmış yavrusunu olduğu yerden. Su içirmiş elleriyle dereden.
Baba koala önde, anne ve yavru koala arkada yürümeye devam etmişler. Sonunda
kamp alanına varmışlar.
Baba Co
görev dağılımını yapmış, herkese eşit görev verecekmiş.
Anne Muzi,
karınlarını doyurmak için yemek pişirecekmiş,
Baba Co,
güvenle uykuya dalmak için çadır kuracakmış,
Yavru
Muzipco, gece ısınabilmek için çalı toplayacakmış.
Herkes
işinin başına geçmiş.
Anne Muzi,
lezzetli yapraklarla güzel bir yemek pişirmiş.
Baba Co,
kazıkları çakmış, ipleri germiş, çadır dinlenmek için hazırmış.
Fakat yavru
Co, çalı toplamak için gittiği ormandan hala geri gelmemiş.
Çalı
toplarken bir kunduza rastlamış
Hızlı hızlı
çalışan bu şirin hayvanı hayretle izlemeye başlamış.
Kendisi için
çok güzel bir ev inşa ediyormuş.
Hem de
kimseden yardım almıyormuş.
Aniden
burnuna bir arı konmuş,
Açılıp
kapanan incecik kanatları burnunu gıdıklıyormuş.
Tam iğnesini
batırmak üzereyken,
Vız vız
arıyı kovalamaya koyulmuş.
Ormanın
sonunda , kocaman bir kovanda binlerce arı çalışıyormuş.
Kraliçe arı,
çalışkan arılarına ‘’Bal peteklerim’’ diye sesleniyormuş.
Yavru
arılarına karşı sevgisini güzel sözler söyleyerek gösteriyormuş.
Rengarenk
çiçeklerden polen toplamakta hepimiz ustayız diyormuş.
Görevlerini
yerine getiren çalışkan hayvanların daha mutlu olduklarını fark etmiş. Bundan sonra
tembelliği bırakmaya ve çalışkan bir koala olmaya karar vermiş. Anne ve
babasının ona verdikleri görevi hatırlamış.
Ve ormandaki
en güzel çalıları toplamaya başlamış.
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/
4 Nisan 2018 Çarşamba
SALINCAKÇI ANNE :)
Çocukların
hep mutlu olduğu bir ülkede
Onları
sevindirmek için dolaşır salıncakçı anne
Güzel
günlerden birinde
Yolu düşmüş
şirin bir köye
Karşılaşmışlar
sallanmayı çok seven kız ile
Merhaba
demiş küçük kız salıncakçı anneye
Sormuş :
Sallanabilir miyim ben de seninle?
Sallanmışlar
birlikte, sarılarak sevgiyle…
Saçları
uçuşmuş rüzgarla birlikte
‘’Hızlı’’
demiş ‘’Daha da hızlı salla salıncakçı annee!’’
Heyecan
dolmuş minicik kalbine…
Bir gülümseme
konmuş güzeller güzeli yüzüne
Beni çok mutlu
ettin salıncakçı annem teşekkür ederim
Diğer
arkadaşlarım da binsin ve eğlensin isterim
Fatma,
Melek, Deniz, Büşra ve Yasemin
Seni görünce
çok mutlu olacaklar eminim
El ele tutuşmuşlar,
yola koyulmuşlar
Arkadaşları
saklambaç oynuyormuşlar
Geldiklerini
görünce çok mutlu olmuşlar
Saklandıkları
yerden çıkıp sevinçle koşmuşlar
‘’Sıra
olalım’’ demiş içlerinden birisi
‘’Hepimiz
sıramızı bekleyelim en iyisi’’
‘’Salıncağa
binmek ne kadar da eğlenceli’’
‘’Ama
paylaşmak daha güzel’’ demiş bir diğeri…
Oturmuşlar
sırayla salıncaklara, rengarenkmiş her biri
Neşeyle
gülümseyen çocuklar görseniz ne kadar da sevimli
Dönmeye
başlamış salıncakçı annenin eteği bir balerin gibi
‘’Sımsıkı
tutunun çocuklar’’ demiş salıncakçı anne, çünkü güvenlik çok önemli
Şarkı söylemeye
başlayan çocuklar o anın hiç bitmemesini dilemişler:
Biz çocuklar
her zaman her yerde eğleniriz
Bir araya
gelince daha tatlı daha sevimliyiz
Paylaşmayı
biliriz, birbirimizi severiz
Salıncakçı
annemiz hiç gitmesin isteriz
Çocuklar güneş
batana kadar sallanarak eğlemiş
Salıncakçı
anneye veda ederken hepsi çok teşekkür
etmiş
O günden
sonra dünyadaki tüm çocuklar,
Tepenin
arkasından gelecek salıncakçı anneyi beklemiş…
3 Nisan 2018 Salı
Çocuklar İçin Yemek Duası :)
Yıllar önce öğrencilerim için yazdığım bir yemek duasıydı. Şimdi kızıma öğretme zamanı :
Minik ellerimle dua ediyorum,
Allah’ım ben seni çok seviyorum,
Her zaman sana teşekkür ediyorum,
Yemeği olmayan çocuklara da ver Allah’ım.😊
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/
2 Nisan 2018 Pazartesi
KÖPÜK KIZ :)
Köpük Kız…Erva Sıla’nın süper kahramanı 👇 Mikropların köşe bucak
kaçtığı kahramanımız, çocuklarımız hasta olmasınlar diye her tarafa temizlik saçmaya
geliyor…
Güzel bir ilkbahar sabahında Minik
Yıldızlar Anaokulu’nda etkinlik saati başlamıştı. Erva parmak boyasıyla resim
yapmak istediğini söyledi öğretmenine. Öğretmeni üç renk parmak boyası getirdi
ona: Kırmızı, sarı ve mavi…Rengarenk boyalarla kağıdın üzerinde dans ediyordu sanki
parmaklarıyla. Boyalar birbirine karıştıkça yeni renkler çıkıyordu ortaya: Yeşil, turuncu ve mor...Bu yeni renkleri keşfetmek heyecan veriyordu ona.
Etkinlik bittiğinde ellerini temizlemek için öğretmeninden izin aldı ve lavaboya gitti. Ama sınıftaki oyun saatine geç kalmamak için hızlıca sabun kullanmadan yıkadı ellerini ve koşarak sınıfına geri döndü. Tırnaklarının arasına saklanan mikroplar sevinçle zıpladılar ve Erva’nın halsiz düşeceği zamanı beklemeye başladılar onu hasta edebilmek için.
Oyun saatinde arkadaşlarıyla birlikte bahçeye çıktılar ve yarışmalı bir oyun oynadılar. Oyun arasında yorulduğunda dinlenmesi gerektiğini unuttuğu için çok yorulmuş ve terlemişti. Yemek saatinde tabağına konulan yiyeceklerden hiç birini yemek istemedi. Akşam eve gittiğinde kendini çok halsiz hissediyordu. Annesi Erva’nın ateşi olduğunu farkettiğinde hemen Köpük Kız’a seslendi :
Etkinlik bittiğinde ellerini temizlemek için öğretmeninden izin aldı ve lavaboya gitti. Ama sınıftaki oyun saatine geç kalmamak için hızlıca sabun kullanmadan yıkadı ellerini ve koşarak sınıfına geri döndü. Tırnaklarının arasına saklanan mikroplar sevinçle zıpladılar ve Erva’nın halsiz düşeceği zamanı beklemeye başladılar onu hasta edebilmek için.
Oyun saatinde arkadaşlarıyla birlikte bahçeye çıktılar ve yarışmalı bir oyun oynadılar. Oyun arasında yorulduğunda dinlenmesi gerektiğini unuttuğu için çok yorulmuş ve terlemişti. Yemek saatinde tabağına konulan yiyeceklerden hiç birini yemek istemedi. Akşam eve gittiğinde kendini çok halsiz hissediyordu. Annesi Erva’nın ateşi olduğunu farkettiğinde hemen Köpük Kız’a seslendi :
‘’Köpük Kız
Köpükk kızzz
Yetiş hasta olacak kızımız’’
Köpük kız arkasında köpükten izler bırakarak gökyüzünden uçarak geldi hemen.
‘’Köpürtürüm
her yeri
Temizlerim hepinizi
Korkmayın mikroplardan
Hasta edemezler sizleri’’
‘’Haydi hemen banyoya gidelim
Yıkayalım, köpürtelim, temizleyelim
Tırnak aralarındaki mikropları
Vücudumuzdan gönderelim’’
Köpük kız Erva’nın
minik ellerinden tuttu ve onu banyoya götürdü. Parmaklarını ovuşturarak köpükler
çıkartmaya ve köpükten baloncukları üflemeye başladı. Baloncuklar havada
uçuşuyorlardı. Hem eğleniyor hem de temizleniyorlardı. Tüm vücudunu güzelce köpükledi.
O sırada mikroplar köpüklerden kaçışmaya başlamışlardı. Köpük Kız'ın en yakın dostu olan Erva’yı asla hasta
edemeyeceklerini anlamışlardı.
Sizler de Köpük Kız'ı görmek istiyorsanız eğer, sabunu elinize alıp köpürtmeye başlayın hemen :)
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/
Sizler de Köpük Kız'ı görmek istiyorsanız eğer, sabunu elinize alıp köpürtmeye başlayın hemen :)
1 Nisan 2018 Pazar
PASAKLI KAZ ŞARKIMIZ :)
PASAKLI KAZ HİKAYESİNDEN ESİNLENEREK BESTELEDİĞİMİZ ŞARKIMIZ:)
ERVA SILA'NIN FAVORİSİ 💝
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/
ERVA SILA'NIN FAVORİSİ 💝
KUTUP MACERASI ŞARKISI:)
Ada ile Kumsal'ın Kutup macerası için bir şarkı besteledik. Umarız beğenirsiniz :)
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/
h
31 Mart 2018 Cumartesi
Çocuklar İçin Küçük Bir Banyo Hikayesi :)
CIBI CIBI ZAMANI
Cıbı cıbı
zamanı dedi annesi
Küçük Erva
Sıla’ya
Çok severdi
banyo saatini
Koşarak
gitti oraya
Annesi banyo
suyunu ısıttı
Temiz kıyafetlerini
dolabından çıkarttı
Havlusunu ve
şampuanını aldı
Cıbı cıbı
yapmaya hazırdı
Oyuncak
kurbağalarıyla
Neşe içinde
oynarken
Köpüklenen
saçlarıyla
Çok
sevimliydi yıkanırken
Haydi şarkı
söyleyelim dedi annesi
Banyoda
şarkı söylemek çok güzeldi
Sular
yüzünden süzülürken
Dans edip
eğlenerek şarkısını söyledi :
''Çok mu
kirlendin oynarken oyununu
Yıkanmayı
unutmaaa
Elini yüzünü
tüm vücudunu
Köpürt
köpürt durulaaa''
Kurbağalarını
topladı, suyu kapatmayı unutmadı
Çıkarken
banyodan bornozuna sarıldı
Tertemiz
oldu, misler gibi koktu
Annesinin
minik meleği
Pijamasını
giydi, saçlarını kuruttu
Babasının dünyalar
güzeli
İçindeydi tertemiz
yatağının,
Uyku zamanı
dediğinde annesi.
Güzel
rüyalara dalmak için,
Geceye kapattı
gözlerini.
Tatlı
uykular meleğim,
30 Mart 2018 Cuma
Okul Öncesi Kavramlar :)
Yaşamımızın temelini oluşturan okul öncesi dönemde çocuklarımıza ve öğrencilerimize kazandırmamız gereken bazı soyut ve somut kavramlar vardır. İlerleyen yaşlarında hayata ve ilkokula uyumlarını kolaylaştıracak bu kavramlar, oyun yolu ile çocuklara kazandırılmalıdır. Bir kız çocuk annesi ve bir okul öncesi öğretmeni olarak benim öncelikle önem verdiğim konular değerler eğitimi konuları ve nezaket kurallarıdır.
SEÇTİĞİM BAŞLICA DEĞERLER :
*Sevgi ( Kalbini herkese açabilme ve sevdiğini söyleyebilme)
*Saygı (Büyüklerine ve küçüklerine karşı saygı gösterebilme)
*Arkadaşlık (Dost edinebilme)
*İyilik ( Karşılıksız yardım edebilme)
*Doğruluk-Dürüstlük (Yalan söylemenin yanlış olduğunu fark edebilme)
*Paylaşma (Eşya, oyuncak veya yiyeceklerini yanındakilerle paylaşabilme)
*Hoşgörü (Anlayışlı davranabilme/affedebilme)
*Çalışkanlık (Hayal ettiklerine/isteklerine kavuşabilmek için çaba göstermesi gerektiğini fark edebilme)
*Sabır ( Sırasını beklemeyi ve zamanının gelmesini beklemeyi öğrenebilme)
*Temizlik (Temizlik kurallarına uygun davranabilme)
*Sorumluluk (Yaşına uygun görev ve sorumluluklar almaya istekli olabilme)
*Yardımlaşma (İhtiyacı olanların yanında bulunabilme)
*Özgüven ( Yeteneklerinin farkına varan ve kendine güvenen bir birey olabilme)
*Vatanseverlik (Ülke ve bayrak sevgisi kazanabilme)
*Görgü kuralları( Topluluk içinde ortama uygun davranabilme)
İlkokula hazırlık çalışmalarında kazandırmak istediğimiz davranışlar :
*Sayı kavramını öğrenebilme
*Renk kavramını öğrenebilme
*Şekil kavramını öğrenebilme
*Zıt kavramları öğrenebilme
*Acil durum telefon numaraları ve ev adres-telefonunu söyleyebilme
*Nesneleri sıralama, gruplama, eşleştirme yapabilme
*Örüntü tamamlayabilme
*Psikomotor beceriler ( ince motor : kesme, katlama, yırtma, yapıştırma, yoğurma : kalın motor : atlama, zıplama, tırmanma, tek-çift ayak üzerinde sekerek ilerleme, yuvarlanma, dönme , dengede durma )
*Grafik okuyabilme-tamamlayabilme
*Parça-bütün ilişkisi kurabilme
*Olay sıralayabilme
*Sağ-sol ayırt edebilme
*Nesnelerle ve 1-10 arası rakamlar ile basit toplama-çıkarma işlemi yapabilme
*Dikkat edilmesi gereken konuya odaklanabilme
*Haftanın günlerini ve tam saatleri söyleyebilme
*Mevsimlerin isimlerini ve özelliklerini söyleyebilme
*Tahminlerde bulunabilme
*Hikaye tamamlayabilme
*Drama etkinliklerinde kendini rahatça ifade edebilme
*Cinsiyetinin özelliklerinin farkına varabilme
*Doğru, düzenli ve sağlıklı beslenmenin önemini kavrayabilme
*El-yüz-diş ve vücut temizliğine dikkat edebilme
*Kıyafet ve ayakkabılarını kendi başına giyinip çıkarabilme
*Odasını-sınıfını ve eşyalarını düzenli tutabilme/kullanabilme
*Görev ve sorumluluklarını zamanında yerine getirebilme
*Selamlaşmanın önemini kavrayabilme
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/
SEÇTİĞİM BAŞLICA DEĞERLER :
*Sevgi ( Kalbini herkese açabilme ve sevdiğini söyleyebilme)
*Saygı (Büyüklerine ve küçüklerine karşı saygı gösterebilme)
*Arkadaşlık (Dost edinebilme)
*İyilik ( Karşılıksız yardım edebilme)
*Doğruluk-Dürüstlük (Yalan söylemenin yanlış olduğunu fark edebilme)
*Paylaşma (Eşya, oyuncak veya yiyeceklerini yanındakilerle paylaşabilme)
*Hoşgörü (Anlayışlı davranabilme/affedebilme)
*Çalışkanlık (Hayal ettiklerine/isteklerine kavuşabilmek için çaba göstermesi gerektiğini fark edebilme)
*Sabır ( Sırasını beklemeyi ve zamanının gelmesini beklemeyi öğrenebilme)
*Temizlik (Temizlik kurallarına uygun davranabilme)
*Sorumluluk (Yaşına uygun görev ve sorumluluklar almaya istekli olabilme)
*Yardımlaşma (İhtiyacı olanların yanında bulunabilme)
*Özgüven ( Yeteneklerinin farkına varan ve kendine güvenen bir birey olabilme)
*Vatanseverlik (Ülke ve bayrak sevgisi kazanabilme)
*Görgü kuralları( Topluluk içinde ortama uygun davranabilme)
İlkokula hazırlık çalışmalarında kazandırmak istediğimiz davranışlar :
*Sayı kavramını öğrenebilme
*Renk kavramını öğrenebilme
*Şekil kavramını öğrenebilme
*Zıt kavramları öğrenebilme
*Acil durum telefon numaraları ve ev adres-telefonunu söyleyebilme
*Nesneleri sıralama, gruplama, eşleştirme yapabilme
*Örüntü tamamlayabilme
*Psikomotor beceriler ( ince motor : kesme, katlama, yırtma, yapıştırma, yoğurma : kalın motor : atlama, zıplama, tırmanma, tek-çift ayak üzerinde sekerek ilerleme, yuvarlanma, dönme , dengede durma )
*Grafik okuyabilme-tamamlayabilme
*Parça-bütün ilişkisi kurabilme
*Olay sıralayabilme
*Sağ-sol ayırt edebilme
*Nesnelerle ve 1-10 arası rakamlar ile basit toplama-çıkarma işlemi yapabilme
*Dikkat edilmesi gereken konuya odaklanabilme
*Haftanın günlerini ve tam saatleri söyleyebilme
*Mevsimlerin isimlerini ve özelliklerini söyleyebilme
*Tahminlerde bulunabilme
*Hikaye tamamlayabilme
*Drama etkinliklerinde kendini rahatça ifade edebilme
*Cinsiyetinin özelliklerinin farkına varabilme
*Doğru, düzenli ve sağlıklı beslenmenin önemini kavrayabilme
*El-yüz-diş ve vücut temizliğine dikkat edebilme
*Kıyafet ve ayakkabılarını kendi başına giyinip çıkarabilme
*Odasını-sınıfını ve eşyalarını düzenli tutabilme/kullanabilme
*Görev ve sorumluluklarını zamanında yerine getirebilme
*Selamlaşmanın önemini kavrayabilme
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/
ADA İLE KUMSAL : KUTUP MACERASI
ADA İLE KUMSAL- KUTUP MACERASI
Macera gemisinin tatlı ikizleri ile tanıştırayım sizleri : Ada ve Kumsal.
Denizlerin en yardımsever, en dürüst, en çalışkan çocuklarıymış onlar. Denizci olmak, denizde yaşamak, dalgalarla mücadele etmek ve maceralara yelken açmak kolay değilmiş elbette, ama tüm zorlukları birlikte aşabileceklerine inanan minicik kalpleri varmış onların.
Bu yolculuklarda en yakın ve en sevimli yol arkadaşları yunuslarmış.
Bu sularda tanır onları tüm gemiciler :
''Denize açılıyoruz
Laylili laylili laylaylomm
Maceraya atılıyoruz
Laylili laylili laylaylomm
Biz ikiz denizcileriz
Laylili laylili laylaylomm
Tüm güçlükleri yeneriz! ''
Ada ile Kumsal
Süzülürler durmadan
Hız alırlar rüzgardan
Uzaklaşırlar karadan
Dümeni paylaşır ikiz kaptanlar
Şapkalarını başlarına takarlar
Tüm yelkenlerini açarak
Yolculuğa başlarlar
Birden şiddetli bir fırtına kopar
Yönlerini şaşırırlar
Rotalarını bulmak için
Yıldızlara bakarlar
Kutuplara düşer yolları
Ah şu penguenler ne kadar akıllı
Soğuktan korunmak için
Hep bir araya toplanılmalı
Bembeyaz oldu gemileri
İzlerken penguenleri
Bir şarkı söylemeye başladılar
Denizlerin kaptan ikizleri :
''Gökyüzünden süzülen
Bu beyaz şeyler de ne
Kar diyorlar adına
Peki nasıl uçuyorlar?''
Lay la laylay lay laylaaaayyy
Laylili laylili layy lay laaayyy
''Hava soğumaya başlayınca
Sular buza dönüşür
Bulutlar ağırlaşınca
Karlar yer yüzüne süzülür''
29 Mart 2018 Perşembe
KIRMIZI ŞEKER TANESİ
Tüm renklerin siyah beyaz olduğu bir ülkede, küçük mü küçük, tatlı mı tatlı, kırmızı mı kırmızı bir şeker tanesi yaşarmış. İlk bakıldığında herkesten farklı gibi görünse de aslında aynıymış. Ama okulda kimse onun yanına oturmak ve onunla oynamak istemezmiş. Yapayalnız kaldığı anlarda kendisini kırmızı olduğu için suçlarmış. ''Belki ben de onlar gibi beyaz olsaydım benimle oynarlardı.'' diye düşünürmüş. Beyaz şeker taneleriyle arkadaş olabilmek için, onlara benzemeye çalışırmış. Onlar gibi konuşmaya, giyinmeye ve davranmaya... O çabaladıkça beyaz şeker taneleri ondan daha da uzaklaşırmış. Bir okul dönüşü annesi kırmızı şeker tanesinin üzgün olduğunu fark etmiş. ''Neden üzgün olduğunu benimle paylaşmak ister misin tatlı şeker tanem?'' diye sormuş. Kırmızı şeker tanesi ağlaya ağlaya kimsenin onunla arkadaş olmadığını anlatmış. Annesi ona kendisi gibi olursa o zaman herkesin onunla arkadaş olmak isteyeceğini söylemiş.
Günler geçmiş Kırmızı şeker tanesi büyüdükçe daha da güzelleşiyormuş. Neşesiyle, enerjisiyle etrafına ışık saçıyormuş. Artık üzülmüyormuş onu farklı görüp arkadaş olmayanlara. Derslerde en başarılı öğrenci olmak için gayret ediyor, dans ediyor, şarkı söylüyormuş. Onun bu güzel ve başarılı halini gören herkes onunla arkadaş olmak istiyormuş... Ama o yalnızca kendisi olduğu için onu sevenlerle arkadaş oluyormuş. Çünkü arkadaş olabilmek için renklerin hiç bir önemi olmadığını biliyormuş.
https://ervacamasal.blogspot.com.tr
SEVGİ KAR TANESİ GİBİDİR : SONSUZ VE YUMUŞAK...
Meraklı kedicikler oradan oraya hopluyor, her şeye dokunuyor ve her şeyi inceliyorlardı. Öğretmen Bayan Kuyruklu sırayla öğrencilerinin yanına gidiyor, başlarını okşuyor ve oyunlarına eşlik ediyordu. Birbirlerine olan sevgilerini bazen sarılarak, bazen öperek, bazen de gülümseyerek gösteriyorlardı.
Kahvaltı saati gelince bütün kedicikler patilerini temizlediler ve sofraya oturdular. Menüde en sevdikleri içecek vardı :'' Süt!'' Hep birlikte sütlerini içmeye başladı pisicikler. Çok lezzetliydi doğrusu. Ne kadar içerlerse içsinler yine de süte doyulmuyordu. Bayan Kuyruklu, sofranın etrafında dolaşmaya başladı. Sütü biten kediciklere süt ilave edecekti. Tarçın, Duman ve Lokum sütlerini bitirmiş sıralarını bekliyorlardı. O sırada Karbeyaz'ı fark ettiler. Pek bir sessizdi. O neşeli halinden eser yoktu. Çok sevdiği sütünü bile bitirmemişti. Bayan Kuyruklu Karbeyaz'ın yanına yaklaştı :
''İyi misin Karbeyaz?'' diye sordu. İstersen kahvaltıdan sonra en sevdiğin oyunu oynayabiliriz tatlım, ne dersin ?''dedi. Tarçın, Duman ve Lokum hep bir ağızdan sevinçle bağırdılar :''Kuyruk yakalamacaaaa!'' Karbeyaz daha fazla kendini tutamadı ve ağlayarak masadan kalktı. Şimdiye kadar kimse onu böyle görmemişti. Acaba Karbeyaz'ı bu kadar çok üzen şey neydi?
Arkadaşlarının peşinden koştular. Sessizce bir köşede ağlarken buldular. Bayan Kuyruklu Karbeyaz'ın konuşmak istemediğini anlamıştı. Ona bir kağıt ve boya kalemleri getirdi: '' İstersen seni üzen şeyi bize çizebilirsin.'' dedi. Karbeyaz'ı yalnız bırakıp uzaklaştılar. Kağıt ve boya kalemlerine bakan Karbeyaz, aslında resim yapmayı çok seviyordu ama renkler üzüntüsünü anlatmaya yeter miydi bilmiyordu. Denemeye karar verdi. Önce bir okul çizdi ve sonra da el sallayarak oradan uzaklaşan kendisini. Resmi bittiğinde Bayan Kuyruklu'nun panosuna astı.
Öğretmen Bayan Kuyruklu sınıfa girdiğinde panosunda asılı olan resmi fark etti. ve uzun uzun inceledi. Hem üzülmüştü hemde sevinmişti. Artık yetişkin bir kedi olmaya adım atıyordu Karbeyaz. Bu yüzden ailesinden, okulundan ve arkadaşlarından ayrılacak, dünyayı tek başına keşfe çıkacaktı. Yeni yerler görecek, yeni şeyler öğrenecek ve yeni kedilerle tanıyacaktı.
Sımsıkı sarıldı Karbeyaz'a gözlerini silerek:'' Artık büyüdüğünü ve yetişkin bir kedi adayı olduğunu görmek beni çok mutlu etti. Sen cesur bir kedisin. Her şeyin üstesinden geleceksin.''dedi.
''Ama ben sizlerden ayrılmak istemiyorum ki'' dedi Karbeyaz.
''Bunu bir ayrılık olarak değil bir başlangıç olarak düşün yavrum. Dünya kollarını açmış seni bekliyor. Burada, bizlerin yanında öğrenmen gereken her şeyi öğrendin, şimdi uygulama zamanın. Hem istediğin zaman bizleri ziyarete gelebilirsin. Ayrı olmamız birbirimizi sevmemize engel değil. Her kar yağışında aklıma sen geleceksin, seni ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha hatırlayacağım.'' dedi Bayan Kuyruklu.
Karbeyaz gözlerini sildi. Okuldaki son gününü gülümseyerek ve sevdikleriyle eğlenerek geçirdi. Güzel anılar biriktirdi. Sevdiklerini hafızasında ve kalbinde götürüyordu. Böylece her zaman yanında olacaklarını artık biliyordu.
https://ervacamasal.blogspot.com.tr
28 Mart 2018 Çarşamba
BEDENİM BANA AİT!
Minicik bedenlerine dokunma ihtimallerini düşündüğümüzde bile tahammül edemediğimiz o kirli ellerden yavrularımızı korumak için, bilinçlendirmeliyiz, anlatmalıyız...Kimi zaman bir oyun içinde geçen diyaloglarla, kimi zaman ufak bir masal veya şarkıyla...Hayır diyebilmeyi öğrenmeliler ki ''Bedenim bana ait! '' diyebilsinler... #bilinçliannebilinçliçocuk
https://ervacamasal.blogspot.com.tr
HOŞÇAKAL BEZ ARKADAŞIM :)
''Doğduğum günden beri iyi bir arkadaş oldun bana tamam kabul ediyorummm, gece gündüz beni korudun ama artık ayrılma vaktimiz geldi dostum! '' dedi Erva, bezini çıkarırken.'' Gerisini kendim halledebilirim, ben bunu başarabilirim'' dedi. Büyüdüğünü hissediyordu. Her geçen gün boyu biraz daha uzuyor, elbiseleri küçük geliyordu. Bu bezle hareket etmek, yürümek, tırmanmak ve koşmak da çok zordu. Ağır geliyordu. Dolu olduğunda üzerine oturamıyordu. Gece ıslandığında rahatsız ediyor, uykusundan uyandırıyordu. Ayrıca dolabındaki kalabalıktan da çok sıkılmıştı, bezler çok yer kaplıyordu. Onların yerine kumbarasında biriktirdiği paralarla oyuncaklar, kitaplar alıp koyabilirdi. Hem en sevdiği arkadaşı Kutay geldiğinde ona yeni oyuncaklarını ve kitaplarını gösterebilir, paylaşabilir ve eğlenceli vakit geçirebilirdi. Bu fikir hoşuna gitmişti.
''Annneeeeciğimm gelir misinnn'' diye seslendi. Annesi yanına geldiğinde yerde çıkarılıp atılmış bezi görünce şaşırmıştı. ''Anneciğim ben artık bu bezi takmak istemiyorum. Ben de sizin gibi tuvalete yapabilirim.'' dedi. Annesi hem şaşkın hem de sevinçli bir şekilde baktı Erva'ya. ''Tabii ki'' dedi,''Bunu birlikte başarabiliriz. Tuvaletinin geldiğini hissettiğinde bana seslenebilirsin, sana yardımcı olabilirim.'' Erva gülümseyerek sarıldı annesine. ''Ayrıca çok güzel bir fikrim var ''dedi annesi'' Bu bezleri yaşı senden küçük olan bir çocuğa hediye etmeye ne dersin?'' Erva heyecanlanmıştı. '' Yaşasınnn!'' dedi ''Harika bir hediye paketi hazırlayacağız değil mi anneciğim? Annesi hediye paketini ve kurdeleleri getirirken; Erva dolabındaki bezleri topladı. Birlikte güzel bir hediye paketi yaptılar. Bezden arkadaşlardan oluşan bu hediye paketi minik bir çocuğu sevindirmek için hazırdı :)
KANGURU LOLA VE SILA
METİN TÜRÜ:
OLAY YAZISI (HİKAYE)
METİN
TEMASI: ARKADAŞLIK
METİN
İÇERİĞİ: ARKADAŞ İLE YOLCULUK
METİN
GEREKÇESİ: DEĞERLER EĞİTİMİ
Kanguru Lola bir
sabah uyandığında kesesinde kımıldayan bir şey farketti. Karnı iyice büyümüş,
kocaman olmuştu. Kesesini açıp bakmak istiyordu ama korkuyordu. ’’Cesur ol
Lola’’ dedi kendi kendine. Acaba kesesindeki ne olabilirdi?
Lola, kesenin
dışından dokundu, yokladı…İçerinden bir kıkırdama sesi geldi : Kih kih kih kih
! Lola irkildi ve heyecanla sıçradı. Kesesindeki her ne ise gıdıklanmıştı.
Lola eline bir tüy
aldı ve kesesinden içeriye doğru uzattı.
İçeriden bir hapşırma sesi geldi: Haaa haa hapşuuu! Lola irkildi ve heyecanla
sıçradı. Kesesindeki her ne ise huylanmıştı. Kesenin ucundan kıvır kıvır, bukle
bukle kumral saçlar görünmüştü. Lola bu saçların neye ait olabileceğini
düşünmeye başladı. Acaba bu saçlar kime aitti?
Lola seslenmeye
karar verdi : ‘’Kesemde kımıldayan, kıkırdayan ve hapşıran da kim ? ‘’ dedi. Birden
bire keseden başını uzattı kesedeki şey…Küçük sevimli bir kız çocuğuydu bu.
Kocaman gözleriyle ve en sevimli haliyle Lola’ya bakıyordu.’’Merhaba’’ dedi.
‘’Benim adım Sıla. Geceyi izinsiz olarak kesende geçirdiğimiçin üzgünüm. Çok
üşümüştüm.’’
Sevimli kızı
görünce korkulacak bir şey olmadığını anlayan ve rahatlayan Lola ‘’Sorun değil
‘’dedi.’’Uzaklardan geliyor olmalısın,Yorgun görünüyorsun.’’
‘’Evet ‘’dedi
Sıla.’’Bir gemide günlerdir yoldaydım. Gece çok soğuk olduğu için kesene
girmiştim. Uyuyakalmışım. Türkiye’den geldim. Ülkenizi çok merak ediyordum. Sonunda
gelebildiğim için çok mutluyum.’’dedi. ‘’Avusturalya’ya hoş geldin o zaman
minik kız ‘’ dedi Lola.
Sıla Lola’dan kendisine
Avusturalya’nın en güzel yerlerini gezdirmesini rica etti. Lola yeni tanıştığı
arkadaşını çok sevdi ve bu ricasını kabul etti. Sıla Lola’nın kesesine bindi ve
birlikte yollara düştüler. Lola zıplaya zıplaya ilerlerken; Sıla merakla etrafı
izledi.
‘’İlk durağımız Avusturalya Hayvanat Bahçesi’’dedi Lola.
‘’Burada çeşitli hayvan dostlarımızla tanışacaksın.’’
‘’Onlarla tanışmak için sabırsızlanıyorum’’ dedi Sıla.
Hayvanat bahçesine girdiler ve sırasıyla Panda, Zürafa, Koala ve Aslan’ı
ziyaret ettiler. Sıla herbirine tanıştığı için çok memnun olduğunu söyledi.
Hayvanat bahçesinen ayrılıken ikisinin de yüzünde tatlı bir gülümseme vardı.
‘’Bondi Plajına gidip sörf yapmaya hazır mısın ?’’diye sordu
Lola.
‘’Yee huuu‘’dedi Sıla heyecanla. İkinci durakları belli
olmuştu.
Birlikte Bondi
plajında sörf yaptılar….
White Haven plajına gidip dalış yaptılar….
Gece olunca Sdney Limanında feribot gezintisinde çıkıp havai
fişekleri seyrettiler…
Sıla artık dönmesi gerektiğini söyledi ama ikisi de
birbirlerini o kadar çok sevmişlerdi ki hiç ayrılmak istemediklerini hissettiler.
Lola birlikte dünyanın en güzel yerlerini gezdiklerini hayal ederken; Sıla onun
duygularına tercüman oldu: ’’Benimle gelmeni çok isterim Lola. Seninle birlikte
dünyayı gezmek harika olurdu’’
Avusturalya kıyılarında güneş doğarken iki kafadar doğuya
doğru yola çıkmışlardı bile…
https://ervacamasal.blogspot.com.tr
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)