31 Mart 2018 Cumartesi

Çocuklar İçin Küçük Bir Banyo Hikayesi :)


CIBI CIBI ZAMANI

Cıbı cıbı zamanı dedi annesi
Küçük Erva Sıla’ya
Çok severdi banyo saatini
Koşarak gitti oraya

Annesi banyo suyunu ısıttı
Temiz kıyafetlerini dolabından çıkarttı
Havlusunu ve şampuanını aldı
Cıbı cıbı yapmaya hazırdı

Oyuncak kurbağalarıyla
Neşe içinde oynarken
Köpüklenen saçlarıyla
Çok sevimliydi yıkanırken

Haydi şarkı söyleyelim dedi annesi
Banyoda şarkı söylemek çok güzeldi
Sular yüzünden süzülürken
Dans edip eğlenerek şarkısını söyledi :

''Çok mu kirlendin oynarken oyununu
Yıkanmayı unutmaaa
Elini yüzünü tüm vücudunu
Köpürt köpürt durulaaa''

Kurbağalarını topladı, suyu kapatmayı unutmadı
Çıkarken banyodan bornozuna sarıldı

Tertemiz oldu, misler gibi koktu
Annesinin minik meleği
Pijamasını giydi, saçlarını kuruttu
Babasının dünyalar güzeli

İçindeydi tertemiz yatağının,
Uyku zamanı dediğinde annesi.
Güzel rüyalara dalmak için,
Geceye kapattı gözlerini.

Tatlı uykular meleğim,
İyi geceler anneciğim…



30 Mart 2018 Cuma

Okul Öncesi Kavramlar :)

     Yaşamımızın temelini oluşturan okul öncesi dönemde çocuklarımıza ve öğrencilerimize kazandırmamız gereken bazı soyut ve somut kavramlar vardır. İlerleyen yaşlarında hayata ve ilkokula uyumlarını kolaylaştıracak bu kavramlar, oyun yolu ile çocuklara kazandırılmalıdır. Bir kız çocuk annesi ve bir okul öncesi öğretmeni olarak benim öncelikle önem verdiğim konular değerler eğitimi konuları ve nezaket kurallarıdır.

SEÇTİĞİM BAŞLICA DEĞERLER :
*Sevgi ( Kalbini herkese açabilme ve sevdiğini söyleyebilme)
*Saygı (Büyüklerine ve küçüklerine karşı saygı gösterebilme)
*Arkadaşlık (Dost edinebilme)
*İyilik ( Karşılıksız yardım edebilme)
*Doğruluk-Dürüstlük (Yalan söylemenin yanlış olduğunu fark edebilme)
*Paylaşma (Eşya, oyuncak veya yiyeceklerini yanındakilerle paylaşabilme)
*Hoşgörü (Anlayışlı davranabilme/affedebilme)
*Çalışkanlık (Hayal ettiklerine/isteklerine kavuşabilmek için çaba göstermesi gerektiğini fark edebilme)
*Sabır ( Sırasını beklemeyi ve zamanının gelmesini beklemeyi öğrenebilme)
*Temizlik (Temizlik kurallarına uygun davranabilme)
*Sorumluluk (Yaşına uygun görev ve sorumluluklar almaya istekli olabilme)
*Yardımlaşma (İhtiyacı olanların yanında bulunabilme)
*Özgüven ( Yeteneklerinin farkına varan ve kendine güvenen bir birey olabilme)
*Vatanseverlik (Ülke ve bayrak sevgisi kazanabilme)
*Görgü kuralları( Topluluk içinde ortama uygun davranabilme)

İlkokula hazırlık çalışmalarında kazandırmak istediğimiz davranışlar :
*Sayı kavramını öğrenebilme
*Renk kavramını öğrenebilme
*Şekil kavramını öğrenebilme
*Zıt kavramları öğrenebilme
*Acil durum telefon numaraları ve ev adres-telefonunu söyleyebilme
*Nesneleri sıralama, gruplama, eşleştirme yapabilme
*Örüntü tamamlayabilme
*Psikomotor beceriler ( ince motor : kesme, katlama, yırtma, yapıştırma, yoğurma : kalın motor : atlama, zıplama, tırmanma, tek-çift ayak üzerinde sekerek ilerleme, yuvarlanma, dönme , dengede durma )
*Grafik okuyabilme-tamamlayabilme
*Parça-bütün ilişkisi kurabilme
*Olay sıralayabilme
*Sağ-sol ayırt edebilme
*Nesnelerle ve 1-10 arası rakamlar ile basit toplama-çıkarma işlemi yapabilme
*Dikkat edilmesi gereken konuya odaklanabilme
*Haftanın günlerini ve tam saatleri söyleyebilme
*Mevsimlerin isimlerini ve özelliklerini söyleyebilme
*Tahminlerde bulunabilme
*Hikaye tamamlayabilme
*Drama etkinliklerinde kendini rahatça ifade edebilme
*Cinsiyetinin özelliklerinin farkına varabilme
*Doğru, düzenli ve sağlıklı beslenmenin önemini kavrayabilme
*El-yüz-diş ve vücut temizliğine dikkat edebilme
*Kıyafet ve ayakkabılarını kendi başına giyinip çıkarabilme
*Odasını-sınıfını ve eşyalarını düzenli tutabilme/kullanabilme
*Görev ve sorumluluklarını zamanında yerine getirebilme
*Selamlaşmanın önemini kavrayabilme
https://ervacamasal.blogspot.com.tr/

ADA İLE KUMSAL : KUTUP MACERASI

ADA İLE KUMSAL- KUTUP MACERASI

Macera gemisinin tatlı ikizleri ile tanıştırayım sizleri : Ada ve Kumsal. 
Denizlerin en yardımsever, en dürüst, en çalışkan çocuklarıymış onlar. Denizci olmak, denizde yaşamak, dalgalarla mücadele etmek ve maceralara yelken açmak kolay değilmiş elbette, ama tüm zorlukları birlikte aşabileceklerine inanan minicik kalpleri varmış onların.
Bu yolculuklarda en yakın ve en sevimli yol arkadaşları yunuslarmış. 

 Şarkılarını söylüyorlardı  ikiz denizciler
Bu sularda tanır onları tüm gemiciler :

''Denize açılıyoruz
Laylili laylili laylaylomm
Maceraya atılıyoruz
Laylili laylili laylaylomm
Biz ikiz denizcileriz
Laylili laylili laylaylomm
Tüm güçlükleri yeneriz! ''

Ada ile Kumsal
Süzülürler  durmadan
Hız alırlar rüzgardan
Uzaklaşırlar karadan

Dümeni paylaşır ikiz kaptanlar
Şapkalarını başlarına takarlar
Tüm yelkenlerini açarak
Yolculuğa başlarlar

Birden şiddetli bir fırtına kopar
Yönlerini şaşırırlar
Rotalarını bulmak için
Yıldızlara bakarlar

Kutuplara düşer yolları
Ah şu penguenler ne kadar akıllı
Soğuktan korunmak için
Hep bir araya toplanılmalı

Bembeyaz oldu gemileri
İzlerken penguenleri
Bir şarkı söylemeye başladılar
Denizlerin kaptan ikizleri :

''Gökyüzünden süzülen 
Bu beyaz şeyler de ne
Kar diyorlar adına
Peki nasıl uçuyorlar?''

Lay la laylay lay laylaaaayyy
Laylili laylili layy lay laaayyy

''Hava soğumaya başlayınca
Sular buza dönüşür
Bulutlar ağırlaşınca
Karlar yer yüzüne süzülür''



 https://ervacamasal.blogspot.com.tr

29 Mart 2018 Perşembe

KIRMIZI ŞEKER TANESİ


Tüm renklerin siyah beyaz olduğu bir ülkede, küçük mü küçük, tatlı mı tatlı, kırmızı mı kırmızı bir şeker tanesi yaşarmış. İlk bakıldığında herkesten farklı gibi görünse de aslında aynıymış. Ama okulda kimse onun yanına oturmak ve onunla oynamak istemezmiş. Yapayalnız kaldığı anlarda kendisini kırmızı olduğu için suçlarmış. ''Belki ben de onlar gibi beyaz olsaydım benimle oynarlardı.'' diye düşünürmüş. Beyaz şeker taneleriyle arkadaş olabilmek için, onlara benzemeye çalışırmış. Onlar gibi konuşmaya, giyinmeye ve davranmaya... O çabaladıkça beyaz şeker taneleri ondan daha da uzaklaşırmış. Bir okul dönüşü annesi kırmızı şeker tanesinin üzgün olduğunu fark etmiş. ''Neden üzgün olduğunu benimle paylaşmak ister misin tatlı şeker tanem?'' diye sormuş. Kırmızı şeker tanesi ağlaya ağlaya kimsenin onunla arkadaş olmadığını anlatmış. Annesi ona kendisi gibi olursa o zaman herkesin onunla arkadaş olmak isteyeceğini söylemiş.
Günler geçmiş Kırmızı şeker tanesi büyüdükçe daha da güzelleşiyormuş. Neşesiyle, enerjisiyle etrafına ışık saçıyormuş. Artık üzülmüyormuş onu farklı görüp arkadaş olmayanlara. Derslerde en başarılı öğrenci olmak için gayret ediyor, dans ediyor, şarkı söylüyormuş. Onun bu güzel ve başarılı halini gören herkes onunla arkadaş olmak istiyormuş... Ama o yalnızca kendisi olduğu için onu sevenlerle arkadaş oluyormuş. Çünkü arkadaş olabilmek için renklerin hiç bir önemi olmadığını biliyormuş.
https://ervacamasal.blogspot.com.tr

SEVGİ KAR TANESİ GİBİDİR : SONSUZ VE YUMUŞAK...


Pati Kedi okulunda o gün her şey yolundaydı. Sabah sınıfa girince öğretmenlerine ve arkadaşlarına selam veren kedicikler, ardından oyun köşelerinde diledikleri gibi oynamaya başladılar.
Meraklı kedicikler oradan oraya hopluyor, her şeye dokunuyor ve her şeyi inceliyorlardı. Öğretmen Bayan Kuyruklu sırayla öğrencilerinin yanına gidiyor, başlarını okşuyor ve oyunlarına eşlik ediyordu. Birbirlerine olan sevgilerini bazen sarılarak, bazen öperek, bazen de gülümseyerek gösteriyorlardı.
Kahvaltı saati gelince bütün kedicikler patilerini temizlediler ve sofraya oturdular. Menüde en sevdikleri içecek vardı :'' Süt!'' Hep birlikte sütlerini içmeye başladı pisicikler. Çok lezzetliydi doğrusu. Ne kadar içerlerse içsinler yine de süte doyulmuyordu. Bayan Kuyruklu, sofranın etrafında dolaşmaya başladı. Sütü biten kediciklere süt ilave edecekti. Tarçın, Duman ve Lokum sütlerini bitirmiş sıralarını bekliyorlardı. O sırada Karbeyaz'ı fark ettiler. Pek bir sessizdi. O neşeli halinden eser yoktu. Çok sevdiği sütünü bile bitirmemişti. Bayan Kuyruklu Karbeyaz'ın yanına yaklaştı :
''İyi misin Karbeyaz?'' diye sordu.  İstersen kahvaltıdan sonra en sevdiğin oyunu oynayabiliriz tatlım, ne dersin ?''dedi. Tarçın, Duman ve Lokum hep bir ağızdan sevinçle bağırdılar :''Kuyruk yakalamacaaaa!'' Karbeyaz daha fazla kendini tutamadı ve ağlayarak masadan kalktı. Şimdiye kadar kimse onu böyle görmemişti. Acaba Karbeyaz'ı bu kadar çok üzen şey neydi?
Arkadaşlarının peşinden koştular. Sessizce bir köşede ağlarken buldular. Bayan Kuyruklu Karbeyaz'ın konuşmak istemediğini anlamıştı. Ona bir kağıt ve boya kalemleri getirdi: '' İstersen seni üzen şeyi bize çizebilirsin.'' dedi. Karbeyaz'ı yalnız bırakıp uzaklaştılar. Kağıt ve boya kalemlerine bakan Karbeyaz, aslında resim yapmayı çok seviyordu ama renkler üzüntüsünü anlatmaya yeter miydi bilmiyordu. Denemeye karar verdi. Önce bir okul çizdi ve sonra da el sallayarak oradan uzaklaşan kendisini. Resmi bittiğinde Bayan Kuyruklu'nun panosuna astı.
Öğretmen Bayan Kuyruklu sınıfa girdiğinde panosunda asılı olan resmi fark etti. ve uzun uzun inceledi. Hem üzülmüştü hemde sevinmişti. Artık yetişkin bir kedi olmaya adım atıyordu Karbeyaz. Bu yüzden ailesinden, okulundan ve arkadaşlarından ayrılacak, dünyayı tek başına keşfe çıkacaktı. Yeni yerler görecek, yeni şeyler öğrenecek ve yeni kedilerle tanıyacaktı.
Sımsıkı sarıldı Karbeyaz'a gözlerini silerek:'' Artık büyüdüğünü ve yetişkin bir kedi adayı olduğunu görmek beni çok mutlu etti. Sen cesur bir kedisin. Her şeyin üstesinden geleceksin.''dedi.
''Ama ben sizlerden ayrılmak istemiyorum ki'' dedi Karbeyaz.
''Bunu bir ayrılık olarak değil bir başlangıç olarak düşün yavrum. Dünya kollarını açmış seni bekliyor. Burada, bizlerin yanında öğrenmen gereken her şeyi öğrendin, şimdi uygulama zamanın. Hem istediğin zaman bizleri ziyarete gelebilirsin. Ayrı olmamız birbirimizi sevmemize engel değil. Her kar yağışında aklıma sen geleceksin, seni ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha hatırlayacağım.'' dedi Bayan Kuyruklu.
Karbeyaz gözlerini sildi. Okuldaki son gününü gülümseyerek ve sevdikleriyle eğlenerek geçirdi. Güzel anılar biriktirdi. Sevdiklerini hafızasında ve kalbinde götürüyordu. Böylece her zaman yanında olacaklarını artık biliyordu.
https://ervacamasal.blogspot.com.tr

28 Mart 2018 Çarşamba

BEDENİM BANA AİT!







Minicik bedenlerine dokunma ihtimallerini düşündüğümüzde bile tahammül edemediğimiz o kirli ellerden yavrularımızı korumak için, bilinçlendirmeliyiz, anlatmalıyız...Kimi zaman bir oyun içinde geçen diyaloglarla, kimi zaman ufak bir masal veya şarkıyla...Hayır diyebilmeyi öğrenmeliler ki ''Bedenim bana ait! '' diyebilsinler... #bilinçliannebilinçliçocuk
https://ervacamasal.blogspot.com.tr

HOŞÇAKAL BEZ ARKADAŞIM :)

                                           

''Doğduğum günden beri iyi bir arkadaş oldun bana tamam kabul ediyorummm, gece gündüz beni korudun ama artık ayrılma vaktimiz geldi dostum! '' dedi Erva, bezini çıkarırken.'' Gerisini kendim halledebilirim, ben bunu başarabilirim'' dedi. Büyüdüğünü hissediyordu. Her geçen gün boyu biraz daha uzuyor, elbiseleri küçük geliyordu. Bu bezle hareket etmek, yürümek, tırmanmak ve koşmak da çok zordu. Ağır geliyordu. Dolu olduğunda üzerine oturamıyordu. Gece ıslandığında rahatsız ediyor, uykusundan uyandırıyordu. Ayrıca dolabındaki kalabalıktan da çok sıkılmıştı, bezler çok yer kaplıyordu. Onların yerine kumbarasında biriktirdiği paralarla oyuncaklar, kitaplar alıp koyabilirdi. Hem en sevdiği arkadaşı Kutay geldiğinde ona yeni oyuncaklarını ve kitaplarını gösterebilir, paylaşabilir ve eğlenceli vakit geçirebilirdi. Bu fikir hoşuna gitmişti.
''Annneeeeciğimm gelir misinnn'' diye seslendi. Annesi  yanına geldiğinde yerde çıkarılıp atılmış bezi görünce şaşırmıştı. ''Anneciğim ben artık bu bezi takmak istemiyorum. Ben de sizin gibi tuvalete yapabilirim.'' dedi. Annesi hem şaşkın hem de sevinçli bir şekilde baktı Erva'ya. ''Tabii ki'' dedi,''Bunu birlikte başarabiliriz. Tuvaletinin geldiğini hissettiğinde bana seslenebilirsin, sana yardımcı olabilirim.''  Erva gülümseyerek sarıldı annesine. ''Ayrıca çok güzel bir fikrim var ''dedi annesi'' Bu bezleri yaşı senden küçük olan bir çocuğa hediye etmeye ne dersin?''  Erva heyecanlanmıştı. '' Yaşasınnn!'' dedi ''Harika bir hediye paketi hazırlayacağız değil mi anneciğim? Annesi hediye paketini ve kurdeleleri getirirken; Erva dolabındaki bezleri topladı. Birlikte güzel bir hediye paketi yaptılar. Bezden arkadaşlardan oluşan bu hediye paketi minik bir çocuğu sevindirmek için hazırdı :)

   
KANGURU LOLA VE SILA    
   
METİN TÜRÜ: OLAY YAZISI (HİKAYE)
METİN TEMASI: ARKADAŞLIK
METİN İÇERİĞİ: ARKADAŞ İLE YOLCULUK
METİN GEREKÇESİ: DEĞERLER EĞİTİMİ                                                                                 
                                 
                                            
     Kanguru Lola bir sabah uyandığında kesesinde kımıldayan bir şey farketti. Karnı iyice büyümüş, kocaman olmuştu. Kesesini açıp bakmak istiyordu ama korkuyordu. ’’Cesur ol Lola’’ dedi kendi kendine. Acaba kesesindeki ne olabilirdi?
     Lola, kesenin dışından dokundu, yokladı…İçerinden bir kıkırdama sesi geldi : Kih kih kih kih ! Lola irkildi ve heyecanla sıçradı. Kesesindeki her ne ise gıdıklanmıştı.
     Lola eline bir tüy aldı  ve kesesinden içeriye doğru uzattı. İçeriden bir hapşırma sesi geldi: Haaa haa hapşuuu! Lola irkildi ve heyecanla sıçradı. Kesesindeki her ne ise huylanmıştı. Kesenin ucundan kıvır kıvır, bukle bukle kumral saçlar görünmüştü. Lola bu saçların neye ait olabileceğini düşünmeye başladı. Acaba bu saçlar kime aitti?
     Lola seslenmeye karar verdi : ‘’Kesemde kımıldayan, kıkırdayan ve hapşıran da kim ? ‘’ dedi. Birden bire keseden başını uzattı kesedeki şey…Küçük sevimli bir kız çocuğuydu bu. Kocaman gözleriyle ve en sevimli haliyle Lola’ya bakıyordu.’’Merhaba’’ dedi. ‘’Benim adım Sıla. Geceyi izinsiz olarak kesende geçirdiğimiçin üzgünüm. Çok üşümüştüm.’’
    Sevimli kızı görünce korkulacak bir şey olmadığını anlayan ve rahatlayan Lola ‘’Sorun değil ‘’dedi.’’Uzaklardan geliyor olmalısın,Yorgun görünüyorsun.’’
    ‘’Evet ‘’dedi Sıla.’’Bir gemide günlerdir yoldaydım. Gece çok soğuk olduğu için kesene girmiştim. Uyuyakalmışım. Türkiye’den geldim. Ülkenizi çok merak ediyordum. Sonunda gelebildiğim için çok mutluyum.’’dedi. ‘’Avusturalya’ya hoş geldin o zaman minik kız ‘’ dedi Lola.
     Sıla Lola’dan kendisine Avusturalya’nın en güzel yerlerini gezdirmesini rica etti. Lola yeni tanıştığı arkadaşını çok sevdi ve bu ricasını kabul etti. Sıla Lola’nın kesesine bindi ve birlikte yollara düştüler. Lola zıplaya zıplaya ilerlerken; Sıla merakla etrafı izledi.
‘’İlk durağımız Avusturalya Hayvanat Bahçesi’’dedi Lola. ‘’Burada çeşitli hayvan dostlarımızla tanışacaksın.’’
‘’Onlarla tanışmak için sabırsızlanıyorum’’ dedi Sıla. Hayvanat bahçesine girdiler ve sırasıyla Panda, Zürafa, Koala ve Aslan’ı ziyaret ettiler. Sıla herbirine tanıştığı için çok memnun olduğunu söyledi. Hayvanat bahçesinen ayrılıken ikisinin de yüzünde tatlı bir gülümseme vardı.
‘’Bondi Plajına gidip sörf yapmaya hazır mısın ?’’diye sordu Lola.
‘’Yee huuu‘’dedi Sıla heyecanla. İkinci durakları belli olmuştu.
Birlikte  Bondi plajında sörf yaptılar….
White Haven plajına gidip dalış yaptılar….
Gece olunca Sdney Limanında feribot gezintisinde çıkıp havai fişekleri seyrettiler…
Sıla artık dönmesi gerektiğini söyledi ama ikisi de birbirlerini o kadar çok sevmişlerdi ki hiç ayrılmak istemediklerini hissettiler. Lola birlikte dünyanın en güzel yerlerini gezdiklerini hayal ederken; Sıla onun duygularına tercüman oldu: ’’Benimle gelmeni çok isterim Lola. Seninle birlikte dünyayı gezmek harika olurdu’’
Avusturalya kıyılarında güneş doğarken iki kafadar doğuya doğru yola çıkmışlardı bile…















https://ervacamasal.blogspot.com.tr

GÜNEŞİNİ ARAYAN YILDIZ


GÜNEŞİNİ ARAYAN YILDIZ


METİN TÜRÜ: OLAY YAZISI (HİKAYE)
METİN TEMASI: YARDIMLAŞMA/ SEVGİ
METİN İÇERİĞİ: KAYBOLAN MİNİK YILDIZA YARDIM SÜRECİ
METİN GEREKÇESİ: DEĞERLER EĞİTİMİ         

                                           
Günlerden bir gün,  yeni yerler keşfetmek isteyen meraklı ve şaşkın bir yıldız kaymış gökyüzünden. Bulutların yanından hızla geçerken arasından seslenildiğini duymuş:
‘’Hey sevimli yıldız
Biz sana uzaktan bakmaya alışkınız
Nereye gidiyorsun böyle?
Söylemezsen darılırız’’

Ama minik yıldız durduramamış kendini, aşağı doğru kaymaya devam etmiş. İnmiş,inmiş,inmiş…Aşağı doğru indikçe o güzel parlaklığı azalıyormuş. Bir çalılığın üzerine konuvermiş sonunda. Etrafına bakınmış. Ona ışığını,parlaklığını veren güneşi artık çok uzaklardaymış.
                                                            ______*______

Gözlerinden yaşlar süzülürken :
‘’Keşke…Keşke güneşimin yanından habersizce ayrılmasaydım’’ demiş. Minik yıldızın ağladığını duyan yaşlı ağaç seslenmiş :
‘’Ben bilge çınarım
Gözyaşlarınla ıslandı toprağım
Anlat derdini bir çare bulayım
Seni ağlatan nedir minik yıldızım ?’’
                                                            ______*______

Minik yıldız gözyaşlarını silerek başlamış anlatmaya :
‘’Ben gökyüzünde pırıltısıyla göz kamaştıran güzel bir yıldızdım. Annem güneşin etrafında neşeyle oynardım. Sonra bir gün mavi mi mavi güzel mi güzel bir gezegen gördüm uzaklarda. Onu yakından görmeyiçok istiyordum. Annemden habersiz çıktım yola. Mavi gezegen beni kendine doğru çekmeye başladı ve buraya kadar geldim. Annemin yanına geri dönmek istiyorum ama nasıl yapacağımı bilemiyorum. Beni çok merak ediyor olmalı.’’

‘’Üzülme’’ dedi yaşlı çınar ağacı, ‘’Ormanın içinde koca yürekli baykuşu bul, o sana yardım edecektir eminim.’’
                                                            ______*______


Minik yıldız ormana doğru çıkmış yola. Yürümüş, yürümüş, yürümüş…
Güneş bulutların arkasına saklanıyormuş üzüntüsünden.O sırada yağmur damlaları süzülmeye başlamış gökyüzünden. Güneşin minik yıldızı için döktüğü gözyaşlarıymış bunlar. Minik yıldız yağmurdan korunmak için bir ağacın altına saklanmış. Bu ağacın kovuğunda yaşayan baykuş seslenmiş ona :
‘’ Seni buralara getiren nedir minik yıldız ?’’
‘’Güneşimi kaybettim koca yürekli baykuş. Beni ona götürebilir misin ?’’
                                                            ______*______


‘Seni güneşe kadar götüremem ama bulutlara çıkarabilirim minik yıldız’’  demiş koca yürekli baykuş. ‘’Oraya gittiğimizde bulutlar sana yardım edecektir eminim.’’
                                                            ______*______

Minik yıldız atlamış baykuşun sırtına,
Başlamışlar bulutlara doğru yol almaya…

                                                            ______*______

‘’Merhaba pufidik bulut’’ demiş koca yürekli baykuş. ‘’Sana yolunu kaybetmiş bir misafir getirdim. ‘’
‘’Hoş geldin minik yıldız,
Senin için hemen bir merdiven yaparız’’ demiş pufidik bulut. Minik yıldız koca yürekli baykuşa teşekkür edip vedalaşmış.

                                                            ______*______

Pufidik bulut ve  arkadaşları bir araya gelerek gökyüzünden daha da yukarı uzanan bir merdiven yapmışlar. Minik yıldız bir bir tırmanmış merdivenin basamaklarını.Yumuşak mı yumuşak, pufidik mi pufidikmiş merdivenin her bir basamağı. Minik yıldıza yardım edebilmenin mutluluğuyla gülümsüyormuş her biri.
                                                            ______*______


Son basamağa geldiğinde ‘’Şimdi biraz zıplamalısın ‘’ demiş pufidik bulut. Minik yıldız başlamış zıplamaya. Bir zıpppp, iki zıppppp, üç zıppppp!
Derken hoppppp kendini uzay boşluğunda buluvermiş. Pufidiğe el sallayarak teşekkür etmiş. Uzay boşluğunda süzülürken, yavaş yavaş yeniden parıldamaya başladığını farketmiş.

                                                            ______*______

Uzay boşluğunda süzülürken ilerlemeye çalışan minik yıldız yorulduğunu hissetmiş, Satürn’ün halkalarına oturup birazcık dinlenmiş. ‘’Daha çooookk uzun yolun var minik yıldız, yanlış tarafa doğru ilerliyorsun ‘’ demiş Satürn. ‘’Ama seni annene kavuşturmak için güzel bir fikrim var’’

                                                            ______*______

‘’Hey! Sevimli yıldızlar
Haydi toplanın size  bir diyeceğim var!’’ diye seslenmiş Satürn.
‘’Annesi güneşin yanına dönebimesi için minik yıldızımıza yardım etmeliyiz.Elele verirseniz ona bir köprü yapabilirsiniz’’
                                                            ______*______


Minik sevimliyıldız dostlarının yaptığı köprüden neşeyle zıplayarak ilerlemiş, ilerlemiş, ilerlemiş….Giderek daha da yaklaşmış canı annesine. Anne güneş minik yıldızını görünce öyle çok sevinmiş ki etrafını daha da çok aydınlatmaya başlamış.
                                                            ______*______


 Sımsıkı sarılmış annesine minik yıldız.
Sıcacık gülümsemiş yavrusuna anne güneş.
İkisinin de kalbinde aynı dilek parlamış :
‘’Sonsuza kadar beraber olmak…’’
                                                            ______*______



ARKA KAPAK :
‘’Etrafımızda milyonlarca yıldızımız olsa da bir tanecik güneşimiz vardır. Aydınlığımız, sıcaklığımız, yol gösterenimiz, güneşimiz….Annemiz :) ‘’









https://ervacamasal.blogspot.com.tr

27 Mart 2018 Salı

ÖZGEÇMİŞ


ÖZGEÇMİŞ:

      1988 yılının tatlı bir mayıs gününde Artvin’de dünyaya gelen yazarımız, hayatının ilk 8 yılını bu coğrafyada geçirdikten sonra memur anne-babanın çocuğu olması sebebiyle yaşantısına önce Samsun’da, daha sonra da Ankara’da devam etmiştir. Arkasına eğitimci bir annenin emeklerini ve tecrübelerini ; fedakar bir babanın desteği ve sevgisini alarak eğitim hayatını tamamlamıştır.
      2004 yılında Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Eğitimi Öğretmenliği bölümünden mezun olarak Yalova’da öğretmenlik hayatına başlamıştır. Şimdiye kadar bu serüvenin bir parçası olan 200 maceracının hayatlarına dokunabilmiş olmaktan mutluluk duyan yazarımız, her yıl yeni maceracılarla tanışacak olmanın heyecanı içerisinde öğretmenlik serüvenine devam etmektedir.
     2013 yılında hayatını çok sevdiği eşi Orkun MESTANOĞLU ile birleştirmiştir ve 2015 yılından beri dünyalar güzeli bir kız çocuk annesidir 😊
https://ervacamasal.blogspot.com.tr

CIZIRTI:)

                                Annesinden kızına ilk masal kitabı...''CIZIRTI''


                                                            CIZIRTI
Annem beni her gördüğünde sevgi sözcükleri dökülür dudaklarından. Kalplerden oluşan bir balon demeti gibi salıverir gökyüzüne. Sonra her biri uçarak gelir ve konar kalbime. Sevildiğimi hissettirir bana. Benim adım ‘’Cızırtı’’. Ben annemin herşeyiyim.
Her sabah uyandığımda yanıma gelir ve :
‘’Benim tatlı, pırıl pırıl aydınlık veren güneşim doğmuş mu ?’’ der. Ben annemin tatlı ilkbahar güneşiyim.
Kahvaltı için ikimiz de temizlenir ve hazırlanırız. Ben elimi yüzümü yıkarken annem benim için dolabımdan en güzel kıyafetlerimi seçer:
‘’Bu elbisen sana çok yakışıyor benim çilek kızım’’der. Ben annemin minik, kırmızı ve sevimli çileğiyim.
Kahvaltımızı yaparken birbirimizin gözlerine bakar ve gülümseriz. Annem :
‘’Benim can içim…Sen her gülümsediğinde bir melek kanatlanıp konuyor kalbime’’ der. Ben annemin güler yüzlü meleğiyim.
Okula gitmek için evden birlikte çıkarız. El ele tutuşıup yürüdüğümüz anlar benim için çok özel ve değerlidir. Annem: ‘’ Biliyor musun, seninle yürümek çok keyifli. Bana çok iyi bir yol arkadaşı olduğun için teşekkür ederim.’’ der. Ben annemin en iyi yol arkadaşıyım.
Sımsıkı sıcacık bir sarılma ile vedalaşırız okulun önüne geldiğimizde. Yanaklarımıza birer öpücük kondururuz. Ayrı geçireceğimiz bu birkaç saatte annem öğrencileri ile ilgilenir, onlara yeni şeyler öğretir ; ben ise çok sevdiğim öğretmenim ve arkadaşlarımla birlikte yeni şeyler öğrenir ve eğlenirim. Annem bana herkesi sevecek kadar kocaman bir yüreğim olduğunu söyler. Sevmenin ve sevilmenin ne kadar güzel olduğunu anlatır. Ben annemin sevgi kelebeğiyim.
Ben annemin minik fındığı, ben annemin bal peteği, aşkböceği…
Ben annemin en bir sevdiği, ben annemin kalbini ‘’cız’’ ettireni, ben annemin biricik ‘’CIZIRTI’’sıyım…
Her çocuk annesinin cızırtısıdır aslında. Sizin de kalbinizi cız ettireniniz varsa eğer, zamanınız varken koşun sarılın ona hemen.








https://ervacamasal.blogspot.com.tr